ZİNCİRLE GELEN MİSAFİR-HACI BAYRAM VELİ VE AKŞEMSETTİN’İN TANIŞMALARI
Akşemseddîn müderrislik görevini bırakarak, Ankara’ya geldi. Rastladığı bir kimseye Hacı Bayram Veli’yi nerede bulabileceğini sordu. O da karşı sokakta yanında iki talebesiyle gezen bir zatı göstererek; “İşte şu gördüğün, dükkân dükkân gezerek para toplayan kişi Hacı Bayram’dır.” dedi. Akşemseddin’in yüzü buruştu, kalbi sıkıntıyla doldu. Demek meşhur veli Hacı Bayram, dükkân dükkân para topluyor, buralara kadar […]
10 YIL YAŞAYAN KERTENKELE
Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında, çukur bir boşluk bulunur. Adamın biri, duvarı yıkarken, orada dışarıdan gelen bir çivinin ayağına battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördüğünde kendini kötü hisseder ve aynı zamanda da meraklanır. Kertenkelenin ayağına çakılmış çivi, muhtemelen on yıl önce, ev yapılırken çakılmıştı. Nasıl olmuştu da kertenkele, bu pozisyonda hiç kıpırdamadan onca yıl boyunca yaşamayı başarmıştı? […]
BİR TAS ÇORBA KARŞILIĞINDA
Büyük erenlerden Cüneyd-i Bağdadi ölünce, onun postuna Muhammed Hariri oturmuştur. Muhammed Hariri bir yıl Mekke’de, Kâbe’de de kalmış, çoğu zamanlar hiç iftar etmeden oruç tutmuş, hiç uyumadan geceleri ibadet ederek geçirmiş, çoğu kere yorgun düştüğü halde sırtını duvara, ayaklarını ileriye uzatma ihtiyacını bile duymamış, seçkin Allah erenlerinden biridir. Ömrünün altmış yılı bu şekilde geçen Muhammed […]
SEYYİD ABDÜLKADİR GEYLANİ VEYALAN SÖYLEMEYEN ÇOCUK
Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, bir arife günü çift sürmek için tarlaya gitti. Bir öküzün kuyruğuna tutunup, ardından giderek oynuyordu. O anda bir ses işitti: ”Ey Abdülkadir! Sen bunun için yaratılmadın ve bunlarla emir olunmadın!” Bu ses, Abdülkadir Geylâni hazretlerini korkuttu. Eve gelince dama çıktı. Hacıları gördü. Arafat’ta vakfeye durmuşlardı. – Anneciğim! Bana […]
ŞEMS-İ TEBRİZİ VE ÜÇ SORUYA BİR CEVAP
Mevlâna Celâleddîn-i Rumî’ye felsefecilerden bir grup geldi. Soru sormak istediklerini bildirdiler. Mevlâna hazretleri bunları Şems-i Tebrîzî’ye havale etti. Bunun üzerine onun yanına gittiler. Şems-i Tebrîzî hazretleri mescide, talebelere bir kerpiçle teyemmümün, nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler, üç soru sormak istediklerini belirttiler, Şems-i Tebrîzî; “Sorun!” buyurdu. İçlerinden birini başkan seçtiler. Hepsinin adına o soracaktı. Sormaya başladı: […]
KABAK LASTİKLİ ŞOFÖR
Sokaklarda sefalet kol geziyordu. Kim kime yardım edecek, destek olacaktı? İşsizlik yaygındı. Çevresi de perişandı. Bir yanı yıkılmaya yüz tutmuş, evceğizinin camından yola doğru, ümitsizce bakarken bir taksinin kapının önünde durduğunu, içinden de bir yolcunun indiğini gördü. Demek ki taksi şoföründe az çok para olacaktı çünkü müşteri indirmişti. Bütün cesaretini ve ümidini toplayarak evden çıkıp, […]
HZ. ÖMER VE NUŞİREVAN’IN ADALETLERİ
Hazreti Ömer ve Sa’d İbni Vakkas, İran’a at satmaya gitmişlerdi. İran’a vardıkları zaman şehrin girişinde cirit oynayan bir kısım gençleri görüp, seyre daldılar. Bir ara yabancıların kendilerini seyretmekte olduğunun farkına varan gençlerden birisi yanlarına gelip “Bedeviler” gibi sözlerle hakaret ettikten sonra, satmak için getirdikleri ve üzerine bindikleri Arap atlarını, ellerinden zorla aldılar. Hazreti Ömer ve […]
KÜÇÜK ÇOCUK VE DUA
Deniz kenarına oturmuş, gözlerini de ilerdeki bir noktaya dikmişti. Belki de bir saattir öylece duruyordu. Onun bu hâli, alışveriş için balıkçı sandallarının kıyıya dönmesini bekleyen bir ihtiyarın dikkatini çekti. Yaşlı adam, seke seke onun yanına gidip: – Merhaba delikanlı, dedi. Bu gün deniz çok harika değil mi? Küçük çocuk, başını çevirmeden; – Ama rüzgârlı, dedi. […]
İMAM SADIK VE DUA İÇİN RİCA
Bir şahıs, heyecan ve ızdırapla İmam Sadık’ın huzuruna gelerek: – Ne olursunuz efendim, Allah’a, bana daha fazla rızk vermesi için dua da bulunun çünkü çok yoksulum, dedi. İmam: – Hayır, asla dua edemem buyurdu. – Niçin edemezsiniz efendim? – Zira Allah (c.c.) bu iş için bir yol tayin etmiştir; rızk peşinden koşun ve onu elde […]
AYAKSIZ TİLKİ İLE ASLAN
Dervişin biri gezerken, ayaksız bir tilki gördü ve hayrete düştü. Bu hayvan nasıl yaşar, ne yer, ne içer? Diyerek, Allah’ın lütfuna hayran oldu. Derken, bir arslan çıkageldi, ağzında çakal taşıyordu. Görkemli ve korkunç hayvan, avının bir kısmını yedi. Doyunca, kalanını bırakıp gitti. Tilki, artığa doğru sürünerek yaklaştı ve afiyetle yiyip karnını doyurdu. Tilkinin yiyeceğinin ayağına […]