Kişisel Web Sitesi

BU DA GEÇER

Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, bir köye varır. Karşılaştığı köylülere, kendisine yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, dervişe kendilerinin fakir ve evlerinin de küçük olduğunu söyleyip, onu Şakir diye birinin çiftliğine gönderirler. Derviş yola koyulur. Yolda rastladığı köylülerin anlattıklarından, Şakir’in, bölgenin en zengin kişilerinden olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin […]

30 YILLIK EKMEK

Şeyh Ebu Said Ebu’l Hayr, daha henüz küçükken babası onu almış Cuma namazına götürürken, yolda zamanın manevi reisi Şeyh Ebu’l Kasım Hazretlerine rastladılar. Şeyh, çocuğun babasına: – Bu çocuk kimindir? Diye sordu. O da: – Bizdendir ya Şeyh! Dedi. Şeyh onların yüzüne bakarak, gözleri yaşardı. Sonra da babasına: – Ya Ebu’l Hayr, bizim dünyadan gitme […]

SENMİ BENİ SEVDİN, BEN Mİ SENİ SEVDİM

Şah-ı Nakşibendî hazretleri beni kabul edince, kendilerini o kadar sevdim ki, sohbetlerinden ayrılamayacak hâle geldim. Bu halde iken, bir gün bana dönüp; ” Sen mi beni sevdin, ben mi seni sevdim?” Dedi. “ İkram sahibi zatınız, aciz hizmetçisine iltifat etmelisiniz, hizmetçiniz de, sizi sevmelidir” diyerek cevap verdim. Bunun üzerine: ” Bir müddet bekle, işi anlarsın” […]

BİŞR-İ HAFİ VE BESMELEYE HÜRMET

Bişr-i Hafi. Evliyanın büyüklerindendir. Gençliğinde günah çukuruna düşmüş, yuvarlanıyor, yuvarlandıkça batıyormuş… İçki masalarında sabahladığı bir gecenin, sonunda sarhoş, evinin yolunu tutturmuş, gidiyor, gitmeye çalışıyor. Sağa sola yalpalayarak yürürken yerde üstünde Besmele yazılı bir kâğıt görünce İçi cız ediyor. Eğiliyor, çamurların içinden, Besmele yazılı kâğıdı alıyor. Hiç Allah’ın ismi yerde, çamurlar içinde olur mu? Bin bir […]

YUSUF NABİ-EDEBİN MÜKÂFATI

Osmanlı devrinde yaşamış, arif ve meşhur şair Yusuf Nabi, 1678 yılında bir kafile ile hac yolculuğuna çıkmıştı. Kafilede, devletin ileri gelen paşaları da bulunuyordu. Kafile, hicaz bölgesine girince Hz. Peygamber’i ziyaret aşkı Nabi’yi iyice sardı. Öyle ki, vücudu bir hoş oldu, uykusu kaçtı, hiç uyumadı. Bir gece yarısı kafile, Peygamber şehri Medine-i Münevvere’ye yaklaştı. Kafilede […]

MEHMET AKİF VE AĞLAYAN KOMUTAN

Mehmet Akif her sabah namazı için Sultan Ahmet Camii’ne giderdi. Her seferinde de, yaşlı bir adamın kendisinden önce gelmiş olduğunu görür. Ne kadar erken gelse, bu durum değişmez. Yaşlı adam, mutlaka camiye ondan önce gelmiş bulunurdu. Ancak bu yaşlı pir-i fâni ve bu nur yüzlü adam hiç durmadan ağlamakta ve gözyaşı dökmektedir. Bundan sonrasını Mehmet […]

ZÜNNUN MISRİ VE GÜVENE LAYIK OLMAK

Tasavvuf tarihinin önemli simalarından Zünnun Mısri (IX. y.yıl), kendisine bir yıl mürit olup hizmet ettikten sonra İsm-i Azam’ı (Allah’ın bütün vasıflarını ifade eden en yüce adı) öğrenmek isteyen Yusuf bin Hüseyin’in arzusunu yerine getirmedi. Bu isteğe gülüp geçti. Aradan tam altı ay daha geçti. Yusuf bin Hüseyin sabırla hizmete devam etti. Bir fırsatını bulup isteğini, […]

HZ. ALİ’YE MATEMATİK SORUSU

Yahudi’nin biri, atına binmek üzere olan Hz. Ali’ye: “Ey irfan sahibi İmam,” dedi. “Hangi sayı 2.3.4.5.6.7.8.9 ve 10’a kadar olan sayılarla bölünse bölüm kesirsiz olur? Hz. Ali, Yahudi’ye dönüp şöyle dedi: “Bunu söyler ve meseleyi çözersem, Müslüman olur musun?” Yahudi:  “Evet, olurum.” “O halde haftanın günlerini (7) senenin günleriyle çarp, (Hicrî takvime göre bir yıl; […]

AHİLİK AHLAKI

Ahilik ahlâkıyla yetişmiş Osmanlı esnaf ve sanatkârında doğruluk esastır. Hileli satışa kesinlikle müsaade edilmezdi. Yabancı bir kumaş tüccarı, Osmanlı ülkesine gelerek bir kumaş imalathanesinin mallarını beğenip, hepsini almak istedi. Mal sahibinin kumaş toplarını denklerken, bir top kumaşı ayırdığını görüp, bu hareketinin sebebini sordu. Osmanlı esnafı “Onu sana veremem, kusurludur” cevabını verince; Yabancı tacirin “Ziyanı yok, […]

AKŞEMSETTİN’İN BAŞARISI

Anadolu’nun yetiştirdiği en büyük velilerden biri olan Hacı Bayram-ı Veli (XV. y.yıl) Anadolu kökenli başka birçok bilgin ve erenin de üstadıdır. Bunlardan biri de Fatih’in hocalarından Akşemseddîn idi. Akşemseddîn Hacı Bayram’a bağlanışından kısa bir zaman sonra zekâsı, anlayışı, kavrayışı, en önemlisi de şeyhine tam teslimiyeti sayesinde icazet (diploma) aldı ve irşatla görevlendirildi. Akşemseddîn’in bu başarısı, […]