HELAL LOKMA, HELAL YİYENLERE GİDER
Ebû Saîd Mîhenî’nin büyüklüğünü inkâr edenlerden biri, Ebû Saîd’in; “Âlemde hiç kimse helâl lokma bulamayıp haram yese, biz haram yemeyiz.” sözünü duymuştu. Kendisini imtihan etmek istedi. Helâl para ile bir oğlak satın aldı. Haram para ile de, birincisine çok benzeyen başka bir oğlak aldı. Bunları kızarttırıp, hizmetçisi ile Ebû Saîd’e gönderdi. Kendisi de önden gidip, […]
GARİP BİR DAVA
Muhammed bin İdris henüz dört yaşındadır. Tevafuk bu ya, o gün kadı efendinin sokaklarından geçeceği tutar. Tam o sıra iki öfkeli adam bir garibi sürükler, kadı efendinin önüne yıkarlar. Muhammed akranlarıyla birlikte hadise mahalline koşar. Davacılardan biri alel acele anlatmaya başlar: – Efendim biz üç arkadaştık. Birlikte bir iş yaptık ve iyice bir para kazandık. […]
BİR BEDEVİ
Devesiyle birlikte çölde yürümekte olan bir bedevi, güçlükle yürüyen, susuzluktan dudakları kurumuş bir adama rastlamış. Adam bedeviyi görünce su istemiş. Devesinden inmiş ona su vermiş. Suyu içen adam birden bedeviyi iterek deveye atladığı gibi kaçmaya başlamış. Bedevi arkasından bağırmış: — Tamam, deveyi al git ama senden bir ricam var. Sakın bu olayı kimseye anlatma! Bu […]
ŞEYTAN İLE ODUNCUNUN DÖVÜŞÜ
Odunculukla hayatını kazanan bir zat vardı. Allah’a karşı kulluk” vazifesini yapar, kimsenin ekşisine tatlısına karışmazdı. Bu zahit kişinin bulunduğu köyün yakınında bir köy daha vardı, onlar da dağda kutsal diye kabul ettikleri bir ağaca taparlar, ondan medet beklerlerdi. Oduncu, bir gün: «Şunların Allah diye taptıkları ağacı kesip odun edeyim, pazarda satarak ekmek parası kazanırım; hem […]
YUSUF (A.S.) AH ETMESİ
Züleyha’nın büyük bir debdebesi, yüceliği vardı. Gitti, Hz. Yusuf’u zindana attırdı, sonra da bir köleye dedi ki: – Hemen şimdi Yusuf’u yere yık, adamakıllı sopa vur. Kolunu kuvvetle kaldırarak indir sapayı; öyle bir döv ki ta uzaktan ah ettiğini duyayım. Köle emre uyup Yusuf’u dövmeye niyetlendi ama yüzünü görünce kıyamadı Yusuf’a. Ve iyi kalpli köle […]
YEDİĞİN LOKMAYA DİKKAT ET
Şah-ı Nakşibendî (k.s.) hazretleri, tasavvuftaki hallerinin kaybolduğunu söyleyen bir talebesine; ‘yediğin lokmaların helâlden olup olmadığını araştır buyurmuştur. Talebesi araştırdığında, yemeğini pişirirken ocakta helâl olup olmadığı şüpheli bir odun yakmış olduğunu tespit ederek tövbe etmiştir. ‘Namazda hudû ve huşu nasıl elde edilir?’ diye sorulunca da cevaben buyurdu ki: ” Huzurlu bir halde hâlal lokma yiyeceksiniz. Huzur […]
ÜÇ ŞARTIM VAR
Şöyle naklederler: “Birisi bir gün Hatim-i Esam’ı evine davet etmişti. Fakat kabul etmedi. Israr edince ona: “Gelirim ama üç şartım var. Nereye istersem oraya otururum. İstediğimi yerim. Ne dersem onu yapacaksınız.” dedi. Adam kabul etti. Hatim-i Esam davet edenin evine gitti ve ayakkabıların konulduğu yere oturdu. Senin yerin orası değil dediklerinde, “Ben önceden şart koştum.” […]
YAPABİLECEĞİM BİR ŞEY YOK!
Şems-i Tebrîzî hazretleri Şam’dan Konya’ya gelirken, yol üzerinde bulunan bir hana uğrayarak burada yatmak istedi. Fakat uğradığı bütün hanların dolu olduğunu, hiç kalacak yerlerinin olmadığını öğrenince, camide sabahlamak istedi. Camiye gidip yatsı namazını cemaatle kıldı. Cemaat dağıldığında, o hâlâ duaya devam ediyordu. Duasını bitirdiğinde, camide kimse kalmamıştı. Cübbesini çıkarıp başının altına koyarak uzandı. Günlerce süren […]
TEVEKKÜLÜN BÖYLESİ
Dindar ve mütevekkil bir köylü varmış. Bir de inancı kısa bir hanımı varmış. Köylü dayının ne zaman bir şeyi kaybolsa hanımı feryadı basarmış. Adamcağız da hiç üzülmezmiş ve hanımına: – Aman hanım, eğer o bize helâlinden bir şeyse Allah ya onun daha iyisini verir veya onu buldurur, dermiş. Adamcağız bir gün şehre inip öküzlerini sattıktan […]
MUSA (A.S.) ISIRAN KARINCA
Hz. Musa a.s. köy köy, şehir şehir dolaşıp; insanlara Allah’ın dinini öğretirken, bir gün yolu Allah’ın, ceza olarak bütün halkını yaktığı bir köye düştü ve: “Ey Rabbim” dedi. “Bu köyde yaşayanlar arasında çocuklar, günahsız, suçsuz kimseler ve hayvanlar da vardı. Sadece suçluları ve günahkârları cezalandırabilecekken, böyle yapmayıp tüm köyü cezalandırmışsın. Senin şefkatin ve acıman sınırsızdır […]