Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the gotmls domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
YANLIŞ FİKİR VEREN KOMŞUNUN AKİBETİ | Niyazi KAPTAN

Kişisel Web Sitesi

YANLIŞ FİKİR VEREN KOMŞUNUN AKİBETİ

Ebû Müslim Havlânî, maneviyat büyüklerinin hem de ileri gelenlerindendir. Kendisi ibadette, ahlâkta, züht ve takvada örnek bir tasavvuf büyüğüdür. Tabiîn zamanında İslâm’a girmiş, ciddî bir araştırma tahkikten sonra girdiği İslâm’da öylesine ilerlemiş ki, kendinden önce girenler ondan sonraya kalmış, ondan feyiz alıp nasihat dinler olmuşlardır.

Ebû Müslim’in kendisi ilerleyip de hanımı geride kalmış değildi. Hanımı da hemen kendisine yakın şekilde manen ilerlemiş, beyinin takvasına yaklaşan bir iktisat ve kanâat ehli hâline gelmişti.

Bu yüzden birlikte oruç tutarlar, birlikte gece namazı kılarlar, yine birlikte vakit namazlarına hazırlanırlardı.

Hatta “Hılletü’l-Evliya”da anlatıldığına göre, Ebû Müslim camiye giderken tekbir alarak evinden çıkar, namaza yönelirdi. Hanımı da onu tekbirle uğurlar, yine tekbirle karşılardı.

Ancak, bir gün durum değişti. Ebû Müslim, cami dönüşü evinin avlusuna girdiği halde tekbir sesi işitmemiş, bunun bir sebebi olacağını düşünmeye başlamıştı. Hâlbuki hanım evden dışarıya da pek çıkmaz, habersiz bir yere gitmezdi.

– Hayırdır inşâallah, diyerek kapıdan giren Ebû Müslim, az sonra elinde yemeklerle hanımının geldiğini gördü. Sofrayı hazırlayan hanım şöyle bir köşeye “Offf!” diyerek yığılıverdi.

Ebû Müslim şüphelenmeye başladı:

– Hanım, sende bir değişiklik var, nedir bu oflamalar?

Cevap verdi:

– Ne olacak, yorgunluk, bitkinlik! Bütün gün ev işleriyle meşgul oluyor, yorulup bitkin düşüyorum. Hâlbuki sen halifenin huzuruna girince bir hizmetçi istesen, seni kırmaz hemen verirmiş.

– Hanım, halifenin bana hemen bir hizmetçi vereceğini nereden biliyorsun? Benim böyle itibarım var mı ki?

– Varmış!

– Nereden biliyorsun?

– Nereden olacak, işte komşu kadını! O, senin böyle yüce bir itibara sahip olduğunu söyledi. Hem halifeden sadece hizmetçi değil, başka daha neler istesen alırmışsın. Onun için nüfuzunu kullanmanı, hizmetçi ile kalmayıp biraz da maddî yardım talebinde bulunmanı istiyorum.

Kendisini tekbirlerle namaza uğurlayıp, yine tekbirlerle karşılayan hanımının birden fikrinin bozulup dikkatinin dağıtıldığını gören Ebû Müslim, buna çok üzülür, ne yapacağını şaşırır.

Halife Hz. Muâviye’den böyle bir talepte bulunmayı asla istemez ama kadın da bunda ısrar eder:

Bu defa gazaba gelen büyük veli, elini açar ve bedduasını yapar:

– Allah’ım, beni tekbirle namaza gönderip yine tekbirle karşılayan bu sâliha kadının kim fikrini çeldi, aklını bozdu ise, onun gözünü kör eyle!

O anda evin öteki köşesinde bir feryat kopar!

– Ortalığı aydınlatın, gözlerim görmüyor!

Meğer geçim bozup, yuva yıkmakla meşhur olan komşu kadını henüz evdeymiş, birdenbire dünyasının karanlığa gömülmesini ışığın sönmesine hükmetmiş.

Ancak, bunun ansızın gelen körlükten başka bir şey olmadığını anlayınca başlamış büyük veliye yalvarmaya: – Ben ettim, sen etme!

Bundan dolayı derler ki:

– Dindar hanımlar, dindar olmayan kadınların verdikleri yanlış fikirleri dinlememeli, yanlış fikir verenler de günün birinde mutlaka bir belâya uğrayacaklarını hatırdan çıkarmamalıdır!

Bir Cevap Yazın