BEHLÜL VE MEZARLIK
Behlül, elinde bir sopa, mezarlıkta geziyor, bazı mezarlara, onu kırıp dökecek kadar vuruyordu.
Dediler ki: A deli herif! Neden bu mezarları döversin?
Behlül: Bunlar gittiler ama sayıya sığmaz yalanlar söyleyip yattılar, uyudular. Bu, burası benim sarayım dedi, bu, burası benim köşküm, bu; benim malları, şu; benim altınlarım dedi. Şu; tarlam, bunlar da; bağım, bahçem dediler.
Onlar, bunları derken; Tanrı da dedi ki: Bu davaların hepsi yersiz çünkü onlar, bana miras kalacak, size değil.
Onların hepsi, kendilerine ait olanları söylediler ama sonunda öldüler, canlarını terk edip gittiler.
Ben de, yemeyi içmeyi, uykuyu terk etmiş, bunları dövüyorum işte çünkü bunların hepsi de bir avuç yalancıdan ibaret.
Herkesin sonu aynı olduğu halde, maldan, mülkten kar edileceğini nasıl umdular. Sonunda darmadağın bir halde hepsini de terk edip gidecek olduktan sonra, adam neden bu kadar şeyi derler, toplar?
EN FAZLA OLAN ÜÇ ŞEY BEHLÜL DARAĞACINDA