TERBİYE YARADILIŞA BAĞLIDIR
Eski İran hükümdarlarından biri vezirine oğlunun hocasından yakınıyordu: – Ben istiyorum ki oğlum ilim öğrensin, benim yerime iyi bir hükümdar olsun, o ise devamlı müzikle, sesle, sazla meşgul… Demek ki hocası buna iyi bir yön veremiyor. Vezir aynı görüşte değildi: – Hükümdarım hocanın elinde mucize yok. Çocuğun kabiliyeti neye ise hocası ancak onda ilerlemesine, olgunlaşmasına […]
GÖREV ŞUURU
Osmanlıların ilk Şeyhülislamı Molla Fenari (1350–1431) Şeyhülislam olmadan önce Bursa kadısı idi. Onun kadılığı sırasında bir adam pazardan bir at satın aldı. Fakat alış-verişin hemen arkasından atın hasta olduğunu fark etti. Geri vermesi gerekiyordu, ama satın aldığı adamı zorluk çıkartır, atın hastalığını kabul etmez diye önce kadıya gidip resmi kanaldan işi sağlama bağlamak istedi. Mahkemeye […]
YUNUS HÜRMETİNE
“Anadolulun iç aydınlığı” bütün Anadolu’nun sevgilisi insan sevgisinin, hoşgörünün sınırlarını, Yaratılmışı hoş gör Yaratandan ötürü Bir kez gönül yıktın ise Bu kıldığın namaz değil. Gibi söyleyişlerle kimseye nasip olmayacak ölçüde genişleten Yunus Emre (1240–1320) Tapduk Emre’nin dergâhında uzun süre zevk ve hevesle odun taşımış, ayak işleri yapmıştı. Ama Tapduk bir türlü arzuladığı gibi Yunus’u ele […]
PEYGAMBERE BAĞLILIK
Mekke’nin fethinden sonra İslâm’ı kabul edenler arasında Hz. Ebû Bekir’in babası Ebû Kuhâfe de bulunuyordu. Yaşı sekseni aşmış, âmâ bir kişi olan Ebû Kuhâfe, Hz. Peygamber’in huzurunda hidayete ermekte geç kalmışlığını telâfi edercesine aşkla kelime-i şahadet getiriyordu. Bu esnada sevinmesi gereken “Sıddıyk” (yürekten tasdik edip, sorgusuz sualsiz bağlanan) lakaplı Ebû Bekir ağlıyordu. Fakat bu ağlayış […]
80 YILDIR İMANSIZDI
Bir gün inançsız birisi Hz. İbrahim’in yanına gelerek aç olduğunu kendisine yiyecek bir şeyler vermesini söyler. H.z İbrahim tabii ki der ve yemek hazırlar. Başlamadan önce bir şartım var, benim Rabbimin adını anacaksın der. İnançsız kişi:” Ey İbrahim, ben 80 yıldır senin ALLAH’INI inkâr ettim (hâşâ) puta taptım, ben bir yemek için inancımı değiştiremem der. […]
HABİB BABA
Doğu Anadolu’dan, Habib Baba isimli bir şahıs, 4. Murat devrinde, gemiyle Hacca gidebilmek için İstanbul’a gelir. Fakat ne yazık ki, hacca giden gemiyi kaçırır. Hayırlısı der içinden… Aylarca yol yürüdüğünden vücudu toz toprak içerisinde kalmıştır. Uyuz olur, sırtı yaralar içinde kalır. “Bir hamama gidip güzelce yıkanayım, ondan sonra da memlekete döneyim” diye düşünür. Hamama […]
ALLAH DEMEK
Fakir bir genç, padişahın kızına âşık olmuş. Bu ümitsiz sevdasını gidip meşhur dervişine anlatarak yardım dilemiş. Derviş: “Evlâdım, şehrin girişinde tam yol ağzında otur, kim ne derse desin sadece ‘Allah’ diye cevap ver.” demiş. Fakir genç, denileni yapmış. Günlerce, aylarca şehrin girişinde başka hiçbir kelime konuşmadan “Allah” demiş. Derviş, yiyeceğini, içeceğini her gün getiriyormuş. […]
VERMEYİNCE MABUD NEYLESİN SULTAN MAHMUD
Sultan Mahmut, kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış. Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş. Herkes bir şeyler istiyor: Tıkandı baba, çay getir Tıkandı baba, oralet getir. Bu durum Sultan Mahmut un dikkatini çekmiş. Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi? Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba Anlat baba anlat merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi. Tıkandı […]
RÜYADA VERİLEN CEZA
Mağripte, itibarlı bir âlim olan Ebü’l-Hasan, İmam-ı Gazali Hazretleri’nin İhya kitabını okuyunca “Sünnete ters” diye beğenmemiş ve Müslümanların elindeki İhya kitaplarının toplanıp yakılmasını emretmiş. Cuma günü yakılmasını kararlaştırmışlar. Ebü’l-Hasan cuma gecesi rüyasında ders okuttuğu camie girmiş. Bakmış ki caminin köşesinde parlayan bir nur; Resûlullah Efendimiz (s.a.v.), Hz. Ebû Bekr ve Hz. Ömer (r.anhümâ) ile oturuyorlar. […]
MEZARLIKTAKİ ATEŞ
Bir gün Emir-ül müminin Hz. Ömer (r.a) dervişlere bahşiş verdi, mal ihsan etti. Bir kişi bir oğlan çocuğu ile geldi. Ömer (r.a) buyurdu; —Sübhanallah! Bu çocuğun sana benzediği kadar, birbirine benzeyen kimse görmedim. Muhakkak ki bu oğlan sana benzer. O kişi dedi ki: —Ya emir-el müminin! Bu oğlanın acâib ahvalinden sana haber vereyim. Ben sefere […]