Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the gotmls domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the wp-pagenavi domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
Niyazi KAPTAN | Kişisel Web Sitesi | Page 67

Kişisel Web Sitesi

KÖPEK KÜPÜ KIRINCA

Bir gün cami odasının kapısını açık bırakmıştık. Arkadaşların küpte kavurmaları vardı. İçeri giren bir köpek, küpe kafasını sokup kavurmaları yemiş. Sonra da kafasını çıkaramayınca küpü kırıp kaçmıştı. Arkadaşların canı çok sıkılmıştı. Bir yolunu bularak köpeği yakalayacaklar, sopadan geçireceklerdi. Üstat dürümü öğrendi ve bu düşüncelerinden vazgeçirmek istedi. Molla Resul: “Üstadım, biraz kavurmamız vardı. Biz kıyamıyorduk ki […]

HEYBEDEKİ ALTINLAR

Yalova’da bir imam vardı ki, Yahya Efendiyi büyük bilir ve çok severdi. Zaman zaman ziyaretine gelirdi. Bu imamın çoluk çocuğu kalabalık olup, maddî sıkıntı içindeydi. Fakat o sabreder fakirliğini gizler, kimseye bir şey söylemezdi. Bir gün yine Yahya Efendi hazretlerini ziyarete geldi. Selâm verip huzurunda oturdu. O sırada dergâh tenha olup, kimseler yoktu. Yahya Efendi […]

TERZİ KUSTO

Terzi Kusto bir gün, yeni diktiği elbiseyi Efendi üzerinde prova ederken, Yahya Efendi: -Kusto Usta! Elbisenin yenisi mi iyidir, eskisi mi? Ne dersin demiş. Terzi Kusto: Bu ne sözdür Hazretim? Her şeyin yenisi iyi olur elbet tabii. Niye sordunuz anlayamamışım, diye cevap verince, Yahya Efendi, gülümseyerek: Anlamışsın anlamışsın da, anlamamış gibi yapıyorsun. Bazılar aynı şeyin […]

O KENDİNİ TANITTI

Kanunî, bir gün kayıkla Boğaz’da gezmeye çıkmıştı. Ortaköy hizasına gelince kıyıya yanaşıp, bir adam göndererek Yahya Efendiyi çağırttı. O da yanında bir ahbabı ile gelip kayığa bindiler. Birlikte giderlerken, Yahya Efendinin ahbabı, devamlı olarak Kanunî’nin parmağında bulunan çok kıymetli bir yüzüğe bakıyor ve bu bakış dikkati çekiyordu. Kanunî bu hâli fark edince, parmağındaki o kıymetli […]

KİMSE KİMSENİN RIZKINI YİYEMEZ

Yahya Efendi bir zaman sevdiklerinden birkaçıyla yolculuğa çıkmıştı. Bir yerde durdular. Talebelerinden birini çağırıp; “Burada bir değirmen var. Oraya gidip taze yumurta alalım. Yiyelim ve şükredelim.” buyurdu. Değirmene gittiler. İsmi Hasan Efendi olan değirmenci, güzel huylu biriydi. Yahya Efendi değirmenciye; “Efendi bize taze yumurta getir.” buyurdu. Değirmenci; “Efendim! Bir tane bile kalmadı. Yumurta alıcısı geldi, […]

HIRSIZ EVLİYA

Ortaköy Rumlarının gönüllerini İslam’a çelip çaldığı için Hırsız Aziz, (Hırsız Evliya) derlermiş Rumlar Yahya Efendi’ye. Kosta adında bir Rum Kaptan varmış, şarapçılık yaparmış, çok da içtiği için ayık anı olmazmış ama Yahya Efendi’yi nerde görse, eline kapanırmış. Yahya Efendi de sırtını sıvazlayarak. —Kastın ne Kosta? Niye harâb ediyorsun kendini bu kadar? Der gönüllermiş. Bir böyle, […]

GÜREŞE VAR MISIN?

Kanuni devrinde Avrupa’dan İstanbul’a yaman bir güreşçi gelmiş. Dünyaya hükmeden bir padişahın şehrinde herkese meydan okuyor. —Hodri meydan, çekiyormuş. Bunu duyan Kanuni, Çırağan’a dergâha gitmiş. Selam kelâm ve hoş beş faslından sonra Yahya Efendi’ye: – Ağabey, demiş, Avrupa keferesinden bir pehlivan gelmiş, bizimkilere meydanı dar edermiş. Merak ettim gidip seyredeceğim, uygunsa sizde de gelin. Yahya […]

ÇOBAN VE AĞAÇ

Yaşlı çoban sürüsünü otlatmak için yaylaya çıktığında tepeye yakın bir elma ağacının altında dinlenir ve eğer mevsimiyse, onunla konuşarak: “Hadi bakalım evladım, derdi. Bu ihtiyarın elmasını ver artık”. Ve bir elma düşerdi, en güzelinden, en olgunundan. Yaşlı adam sedef kakmalı çakısını çıkartarak onu dilimlere ayırır ve küçük bir tas yoğurtla birlikte ekmeğine katık ettikten sonra, […]

ALLAH-Ü TEALAYI BİLİRMİSİN?

Abdullah bin Mübarek, bir gün yolda gidiyordu. Önünde birkaç koyunla bir çoban çocuk gördü. Ona acıdı ve “Zavallı, çocuklukta çobanlık yaparsa, büyüdükte Allahü teâlânın ibadet ve marifetine nasıl erişir?” dedi. Sonra kendi kendine; “Gideyim, ona Allahü teâlâyı tanımakta bir mesele öğreteyim.” deyip, çocuğun yanına geldi ve: -Evlâdım, Allahü teâlâyı bilir misin? Buyurdu. Çocuk: -Kul nasıl […]

UYARAN RÜYA

Garibanın biri, çevresinde cimriliği, eli sıkılığı ile tanınan birinden kalabalık bir yerde bir kâse yoğurt parası istedi; “Çok canım istiyor” dedi. Bu garibana yarı ermiş biri diye bakılıyordu. Cimri adam garibanı tersledi. Yine istedi. Cimri yine yanından uzaklaştırdı. Orada bulunanlardan birkaç kişi bu yoksula para vermeye, yardım etmeye kalkıştı. Hiç birinden kabul etmedi. Eli sıkı […]