EYAZ’IN AKLI
Beyler, hasetten coşunca nihayet padişahı bile kınamaya başlayıp dediler ki: Bu senin Eyaz’ında otuz adamın aklı yokken nasıl olur da otuz beyin kaftan parasını yer? Padişah otuz beyle avlanmak üzere dağlara ovalara çıktı. Uzaktan bir kervan gördü, beyin birisine git de sor bakalım, o kervan hangi şehirden geliyor? Dedi. Bey gitti, sorup geldi, dedi ki: Rey’den geliyor. Peki, nereye gidiyormuş? Deyince kalakaldı. Bir başka beye git bakalım yüce kişi dedi, sen de nereye gidiyor, şunu anla! O da gidip geldi, Yemen’e gidiyormuş dedi. Padişah yükü neymiş? Deyince dinelip kaldı. Padişah bir başka beye hadi, sen de yükü neymiş, onu öğren dedi. Bey gidip geldi, her cins mal var, fakat çoğu Rey kâseleri deyince, padişah Rey’den ne vakit çıkmış? Diye sordu. O aklı gevşek bey de aciz kaldı. Böylece otuz hatta daha fazla beyin hepsi de aciz ve noksan çıktı.
Bunun üzerine padişah beylere dedi ki: Ben bir gün tek başıma Eyaz’ımı sınadım. Şu kervan nereden geliyor git anla dedim. Gitti, hepsini sorup öğrenmiş. Benim emrim olmadan kervanın bütün ahvalini, olduğu gibi bir bir anlattı. Bu otuz bey, otuz defada ne öğrenebildiyse o, hepsini birden öğrenip geldi.
EMRİN LEZZETİ HAZRETİ BİLAL AŞKI