Kişisel Web Sitesi

HİKMETLİ SÖZLER

Tarlada ekinim var deme, ambara girmeyince,

Hayırlı evladım var deme, el koynuna girmeyince,

Sadık bir dostum var deme, başına bir hal gelmeyince,

Vefakâr eşim var deme, yok günü görmeyince.

 

Ağustos’tan sonra ekilen darıdan,

Bal vermeyen arıdan,

Kocasından sonra kalkan kadından,

Haram kazanılan paradan,

İşine geç gidenden, KİMSEYE HAYIR GELMEZ.

 

Zengini fakir eden, hayırsız evlattır.

Erkeği fakir eden, süslü avrattır.

Fakiri, fakir eden, kuru inattır.

ÇOK ACIMA ACINACAK HALE GELİRSİN.

 

Günlerini say, servetini say, büyüklerini say ama YERİNDE SAYMA.

Eşini beğen, işini beğen, aşını beğen ama KENDİNİ BEĞENME.

Emek ver, kulak ver, bilgi ver ama BOŞ VERME.

Satıcı ol, alıcı ol, kalıcı ol, bulucu ol ama BÖLÜCÜ OLMA.

Paranı ver, selam ver, canını ver ama SIRRINI VERME.

Elini aç, gözünü aç, kapını aç ama AĞZINI AÇMA.

Rakibini seç, sınıfını geç ama GÜLÜP GEÇME.

Ev al, araba al, abdest al ama BEDDUA ALMA.

Zulmü devir, nefsi devir ama ÇAM DEVİRME.

Yaklaş, konuş, tanış ama UŞAKLAŞMA.

Seslen, uslan ama YASLANMA.

Doğrul, devril ama EĞİLME.

İtil, atıl ama SATILMA.

 

Fakir halini izhar etme,

Halıkın bilmez mi hiç.

Ağlar isen Rabb’ine ağla,

Gözyaşını silmez mi hiç.

 

Kaderde ne ise o olur,

Etme merak.

Uyma nefsine,

Hakk’ın emrine bırak.

 

Altından ağacın olsa,

Zümrütten yaprak,

Akıbet gözünü doyurur,

Bir avuç toprak.

FEYZ-İ KANAAT

Çok diyar-ı gurbet gezdim, giymedim başıma taç.
Ne zengini gördüm tok, ne fakiri aç.
Ya Rab! Öyle bir feyz-i kanaat ver ki.
Namerde değil, merde dahi eyleme muhtaç.

Fakrı zaruret kapıdan içeri girdimi,

Aşkı muhabbet, pencereden kaçar.

 

Kişinin kelamından belli olur, kendi miktarı.

Cihanda kalmadı mahrem, açıklama sakın esrarı.

 

Allah’ı, ölümü ve iyilik gördüğün yeri hiç unutma.

İyilik yaptığın ve kötülük gördüğün yeri unut.

 

Akçe israf etmekten pek sakın,

Kalırsa düşmana kalsın.

Dosta muhtaç olma tek.

 

Avradı, kaynına, Paranı, koynuna teslim et.

 

Söz bilirsen, söz söyle,

Sözünden hisse alsınlar.

Söz bilmez isen sükût eyle,

Seni adam sansınlar.

 

“Girdim irfan meclisine, kıldım ilmi talep.

İlim geride kaldı illâ edeb, illâ edeb!”

 

Okumadan âlim, gezmeden seyyah olunmaz.

 

Dinleyen yok, söyleme derdini, başında bin türlü bela olsa.

Fırsat bulunca sokar akrep gibi, hatta akraba olsa.

 

Adam, adamdır, olmaz ise pulu.

Eşek yine eşektir, atlastan olsa çulu.

 

SEV SENİ SEVENİ, AKİLE YEKTAR İSE,

SEV SENİ SEVENİ HAK İLE YEKSAN İSE,

SEVME SENİ SEVMEYENİ, MISIR’A SULTAN İSE.

 

Doğru olsan ok gibi,

Yabana atarlar seni.

Eğri olsan yay gibi,

Elde tutarlar seni.

 

Ben görmedim doğruda aç,

Eğride tok.

Yay elde kalır,

Menzil alır, doğru ok.

 

Bir insan, yüzü açık,

Alnı ak ölmeli.

Yalnız toprağa değil,

Kalbe de gömülmeli.

 

Her önüne geleni yersen HASTANEDEN,

Her diline geleni dersen TIMARHANEDEN,

Her aklına geleni yaparsan HAPİSHANEDEN KURTULAMAZSIN.

 

Feleğin lütfu, cahili nadan olana,

Yağdırır türlü belayı, kâmili irfan olana.

 

Sen sanmadığın yerde, açılır perde.

Yetişir derde derman Hu.

Yağma edersen varlığın.

İçinden gider darlığın.

Şefkat, şehvete bağlıdır.

Neyin varsa, bırak git!

Bildiklerini terk et!

İrfana ermek istersen.

Dost küser ağyar güler.

Tahammül etmektedir hüner.

Marifetin varsa kâmile göster.

Kumaşın yerini tutarmı astar.

Yanmayınca aşk oduna,

Kimse canan mı bulur.

Varlığından geçmeyince,

Gizli pünhan mı bulur.

 

Gece gündüz zağrı giryan ağlamayınca,

Bahri aşka dalmayınca,

Dürü mercan mı bulur.

Kişi sevdiğinden geçmeyince,

Gizli sultan mı bulur.

 

Neylesin dersi kitabı,

Sahibi ilmüledün.

Lehvi mahfuz olmuş kalbi,

Peygamber gibi.

 

Sana âşık olan kullar,

Ne ider huri gılmanı.

Cemalini gören gözler,

Ne ider bağı bostan.

 

Zuhuru perde olur zuhura.

Gözü olan delil ister mi nura.

Salâtıyla selam olsun ol Resule

Odur bizim Rahmanımız.

 

Kazayı ekber ile eğer,

Manalık istersen sen,

Nefsinle cenk edip,

Desti gaffarda şehit olasın.

 

Kuzu otlayamaz dişlenmeyince,

Söğüt meyve vermez,

Kesilip, yarılıp haşlanmayınca.

Kişi veli olmaz taşlanmayınca.

 

Yarabbi senin lütfun nerede.

Onu gizledim kahrı Celal içinde.

 

En büyük afat nedir?

Şöhret, Şehvet, İşret.

 

Taharetle erdi erenler.

Dil şehvetini bırakıp

Elifi ötre okuyup

Hadesten taharetle erdi erenler.

 

Elifi okudum ötürü.

Pazar ettim götürü.

Yaradılanı severim,

Yaradan’dan ötürü.

 

Kemal ehlinin, sevmediği olmaz.

Kemal ehlinin nişanı olmaz.

 

Hüda’nın âşıklarından bahsedilmez.

Uzaktan bakmak ile fark edilmez.

 

Bu gün ben Ferhat oldum.

Varlık dağını deldim.

Şirin’ime varmaya her canibim,

Yol oldu.

Girdim anın zikrine,

Azalarım dil oldu.

 

Mey nedir, saki nedir.

Leyla nedir, Mecnun nedir.

Aşk yoluna öldüğün yok.

Güttüğün dava nedir.

 

Seni sana bildirir.

Ağlar iken güldürür.

Lailahe illallah.

 

Arif ile ülfet eyle,

Kesbedesin liyakat.

Cahili nadan ile etme ülfet,

Ya elinden, ya dilinden gelir akıbet.

 

Vuslatı illallah, ilim ile olmayıp,

Aşk iledir.

Bu gibi ilimler, şuhudi olup,

Kıraatle bilinmez.

 

İrfana ermiş insanlar,

Yeryüzünü gezerek seyri bedayi ile.

Kudreti ilahiyyeyi tefekkür ve

Tezekkürle maksut olana vasıl olur.

 

İnsanların samimiyetine aldanma.

Menfaat hırsı ile ederler vecde.

Hakteala cenneti vaat etmeseydi,

Allah’a bile etmezlerdi secde.

 

Hak kulundan intikam almak istese,

Abit ile alır.

İlmüledünü bilmeyen,

Bunu abit yaptı sanır.

 

Arifin her bir sözü,

Dürru mercan incidir.

Arifliğe çıkamayıp,

Âlimlikte kalan kişi,

Günde bin can incitir.

 

Arife seyran, kâmile sükût,

Cahile laklaklık, ahmağa da,

Dırdırlık verilmiştir.

 

Kaza gelmez Hak yazmayınca,

Ceza gelmez kul azmayınca.

Bela gelmez kul kulu ezmeyince.

 

Hakk’ın sillesinin sedası olmaz.

Vurdu mu da devası olmaz.

 

Edep bir taçtır nuru Hüda’dan

Giy o tacı kurtul her türlü beladan.

 

Evvela gerektir. İnsana kesbi liyakat.

Sonra seni arar bulur izzi saadet.

Hızır aramakla bulunmaz,

Sen Hızır’a layık olursan,

O seni arar bulur.

 

Baktın gördün süfliyat âleminde,

Sakın ona tahkir ve hakaret gözüyle bakma.

Zira maye-i velayet gizlidir.

Nerede olduğu bilinmez.

 

Halkı rencide eden âlemde.

Kendi rencide olur, son demde.

 

Garabetin bu da bir nevidir ki,

İnsanlar hakikati bulayım derde, başka yolda yürür.

Tesadüf eylese bir yerde eskeza bir gün

Hakikat onlara, onlar hakikate tükürür.

 

Halka satacak ilme heves etme mutlak.

Öyle bir ilme heves etki,

Onu bir sen bil, bir de Hak.

 

Yarabbi beni ilminle zenginleştir.

Güzel ahlakla mükâfatlandır.

Sıhhat afiyetle güzelleştir.

 

Kişiye, insaf gibi mizan olamaz.

Kişi, noksanını bilmek gibi irfan olamaz.

 

Hak Teâlâ kıldı cihana tecelli,

Her şahsı haliyle kıldı teselli.

 

Bana benden olur ne olursa,

Başım rahat olur dilim durursa.

 

Bülbülü kafese koyan dilidir.

İnsanı horlatan huyudur.

 

Derdime derman arar idim,

Derdim bana derman imiş.

Aslıma delil arar idim,

Aslım bana delil imiş.

 

Sağı solu gözler idim,

Dost yüzünü görem diye.

Meğer benden gören, işiten

Hep o imiş.

 

Aşk ehline dil-i Rana mı bulunmaz.

Eğer sen, Mecnun isen,

Sana, Leyla mı bulunmaz.

 

Niçin, deme bu böyle.

Yerindedir o öyle.

Hak şerleri hayr eyler,

Sanma ki, gayr eyler,

Mevla’m görelim neyler,

Neylerse güzel eyler.

Arif onu seyreyler.  Erzurumlu İsmail Hakkı

 

Aşk-ı muhabbet, bir beladır,

Giriftar olmayan bilmez.

Cefayı çekmeyen âşık,

Sefanın, kadrini bilmez.

 

Allah kadirdir,

Üşütmez, kar içinde

Serinlik yaratır,

Ol nar içinde.

 

Mümkün mü bu olsun,

Ruhumuz ilgisiz.

Ben, sende ve sen bende,

Doğar gizleniriz.

 

Ben, sen deyişim,

Anlatabilmek için.

Sen, ben aramızda var mı ki,

Gerçekte biriz.

 

Bir mürşidi sanma ki;

Yaşlı bir pederdir.

Mürşit, gönül iklimini,

Aydınlatan erdir.

 

Hak yolunda, delilsiz, kılavuzsuz gidemezsin.

Rast gele gidersen, isabet edemezsin.

Tahmin ile bir yolda gidersen, yanılırsın.

Bir Mürşit’e uymazsan, yolda kalırsın.

Ayrılma, Hak erinin nurlu izinden,

Al hisseni, mana dolu sözlerinden.

 

Gezdim aradım, ehl-i dilden,

Kıldım talep.

Her hüner makbuldür, olursa edep.

İlla edep, illa edep, illa edep.

 

Şeriat da senin ki, senin,

Benim ki benim.

Tarikatta; hem senin, hem benim.

Hakikatte; ne senin, ne benim.

Şeriat, tarikat; yoldur varana.

Hakikat meyvesi, andan içeri.

Ta ezelden, akraba idik,

Akrep olduk, biz bize.

Sırrımız meydana çıktı,

Bakmaz olduk, yüz yüze.

Ben görmedim, akrabanın,

Sadık hane gittiğin.

Akrep etmez,

Akrabanın, akrabaya ettiğin.

Ta ezelden akrabaydık, akrep olduk biz bize.
Sırrımız meydane çıktı, bakmaz olduk yüz yüze.
Görmedim ben akrabanın sadıkane gittiğin.
Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğin.

 

 

2 thoughts on “HİKMETLİ SÖZLER

  • husicen dedi ki:

    Akraba şiiri aslında bir dörtlük:
    Ta ezelden akrabaydık, akrep olduk biz bize.
    Sırrımız meydane çıktı, bakmaz olduk yüz yüze.
    Görmedim ben akrabanın sadıkane gittiğin.
    Akrabanın akrabaya akrep etmez ettiğin.

Niyazi Kaptan için bir cevap yazınCevabı iptal et