ÇANAKKALE SAVAŞININ KAHRAMANI: NUSRAT MAYIN GEMİSİ VE GİZLİ KAHRAMANI: ERTUĞRUL KEŞİF UÇAĞI
Marmaris’li bir çoban, 1915 yılının başlarında keçilerini otlatırken, denizde boncuk gibi dizili karartılar görür. Muhtara haber verir, oradan Kaymakama, oradan askeri yetkililere giden haber İstanbul’a ulaşır. Bu karartılar bir Fransız gemisinin, limanda gördüğü Alman denizaltısına karşı döşediği mayınlardır. İstanbul’dan mayınları toplamak üzere bir deniz subayı ve üç asker gelir. Mayınlar, uzmanlar ve Marmaris’li sünger avcılarınca sahile çıkarılır. Uçakların görmemesi için de üzerleri ağaç dalları ile örtülür. Mayınları taşımak için “lök” denilen develer bulunur. Ancak mayınlar develere nasıl yüklenecektir?
Görgü
tanığı İsmail Hakkı Kutay anlatıyor ;
Çözümü Marmaris’li denizciler buldu. Mayının tepesine ve bir de altına halattan
bir simit yaptılar. Aşağıdaki simitle yukarıdakini birbirine bağlayıp develere
yüklediler.
Mayın kervanı uzun bir yolculukla Gökova’ya gelir. Arabalara yüklenir, Aydın’a
götürülür, oradan trenle İstanbul’un yolunu tutar. Doğru Haydarpaşa Garına ve
oradan da mayın gemisine yüklenir, rota Çanakkale’dir. O mayınların öyküsü
orada bitmez.
“Ne Batı cephesindeki Alman topu, zehirli gazı, ne de onların dâhiyane planları bize o kadar tesir etmedi. Nispetine göre en etkili şey neydi bilir misiniz: Türklerin Çanakkale Boğazı’na attıkları ve demir bir tel üzerinde sallanan 20 adet mayın. Bu, bize yüz binlere mal oldu.” (Churchill)
Nusrat Gemisinin ve Mürettebatının Çanakkale Savaşının kazanılmasındaki rolü bir “Kahramanlık Destanı” olarak tarihimize geçmiştir fakat kahramanlık payesini ondan önce hak eden, Nusrat’ı kahraman yapan ise tarih içerisinde unutulan ya da unutturulan bir başka kahramanlık öyküsü, Ertuğrul keşif uçağının yaptığı gözlemdir.
Winston Churchill ‘in şikâyet ettiği bu mayınları döşeyen gemi bilindiği gibi Nusret veya diğer adı ile Nusrat gemisidir. 17 Mart günü Nusrat, müttefik savaş gemileri boğaza girmek için beklerken, mayınlarını serin sulara çoktan bırakmıştır. Bırakmıştır bırakmasına ama akşama doğru boğazın üzerinden bir uçak geçer. Bu uçak “Ertuğrul” isimli bir Türk keşif uçağıdır. Uçakta iki kişi vardır. Pilot Yüzbaşı Cemal Bey ve yanında yer alan makinist-montör Mehmet Bey çok önemli bir tespit yaparlar. Boğaza döşenen mayınlar yoktur. Boğaz temizdir. Müttefik mayın tarama gemileri boğaza dökülen mayınları temizlemiştir! Durum derhal yetkililere iletilir.
Hemen harekete geçilir ve Nusrat gece yarısı ikinci defa boğaza sessizce süzülür ve yirmi altı kadar mayını sulara bırakır. İşte boğaza giren İngiliz ve Fransız zırhlılarını birer alev topuna dönüştürüp Çanakkale Boğazının derinliklerine gönderen mayınlar Marmaris’ten gelen o mayınlardır ve Ordu’nun elindeki son mayınlardır. Bunca eziyet ve emek yerini bulmuş, Marmaris’e bir Fransız gemisinden dökülen o mayınlar dönüp dolaşıp Çanakkale boğazına giren kendi zırhlılarını onlara mezar etmiştir.
Bu keşfi yapan uçak Kaz dağlarında düşüp hurdaya dönen ama Pilot Cemal Bey ve yardımcısı Mehmet Bey tarafından büyük bir gayretle onarılıp hurdadan uçar hale getirilen ve onların koyduğu isimle “Ertuğrul “ adını alan iki kişilik bir pırpırdır. Birinci Dünya Savaşı sebebiyle İstanbul’dan yeniden uçar vaziyete getirilen uçak, ikinci bir uçak ile beraber Ocak 1915’te Çanakkale’ye sevk edilmiştir. Nusrat Mayın Gemisinin döşediği mayınların imha edildiğinin fark edilmesini sağlayan uçak 18 Mart Deniz Zaferi sonrası 22 Mart tarihinde İstanbul’a gönderilerek hurdaya ayrılmıştır. Onlar, mayınların temizlendiğini görmeselerdi savaşın kaderi çok farklı olacaktı. Rasıt Mehmet Bey diğer adı ile Vahran Beydir ve Ermeni bir Osmanlı vatandaşıdır.
Kaynak: Sunay Akın’ın Geyikli Park Kitabı
KOLOMB GÜNÜ YOKSUL ÇİFTÇİ İLE ARİSTOKRAT (A.FLEMING)