Kişisel Web Sitesi

TCG DUMLUPINAR S339 İLE RUS ŞİLEBİ ÇARPIŞTI 1 EYLÜL 1976

Emekli Ast Sb. Sait KÜÇÜK’ün kaleminden,

Güzel bir yaz sonuydu, 31 Ağustos 1976 tarihinde üç Denizaltı Gemisi Gölcük’den Akdeniz’e tatbikat için hareket ettik, Marmara’nın sakin sularında makineler “tam yol ileri” çalışıyor, sıra nizamı ile önde, TCG Dumlupınar, ardından TCG Muratreis, ve TCG Hızırreis seyir halinde ilerlemektedirler.

1 Eylül 1976 03:00 Marmara adasını geçtiğimiz sırada, Ramazan dolayısı ile Kıç Batarya Dairesinde oruç tutanların yemek yedikleri bir anda dairelerin dalış kontrolünü yapmak için dolaşan Baş Çarkçı, Kıç batarya kaportasının su bombası kapağının takılmadığını gördü.

BÇ- “Arkadaşlar bu kapak neden hala takılmadı?.”   “Çarkçı başım, henüz Çanakkale boğazına gelmedik, Kıç bataryada yemek yeniyor, çöpler dökülür dökülmez hemen kapatılacak” dedim. BÇ- “Tamam acele edin, bir daha gelişimde açık görmeyeyim.”

(Yemek bahanesi ile kapatılmayan kapağın sıkma somununun anahtarı Santral Dairesinden getirilerek sıkılır ve tekrar Santral’a götürülürdü. Eğer kapak kapatılmış olsaydı su içinde kalanlar o kaportayı açamayacaklar, kaportanın yanında asılı bir anahtar da olmadığı için kurtuluş ümitleri de olmayacaktı. Kapağın kapatılmayışı kurtuluş nedenlerinden biri olmuştur.)

1 Eylül 1976 04:00 Manevra dairesinde 04:00 – 08:00 Vardiyasını aldığımda durum İki Dizel ile Makine telgraflarında Tam yol ileri komutu ile seyrediliyordu. Henüz vardiyayı alalı 15 dakika olmuştu ki Makine Telgrafına FLANK (Son Yol ) komutası geldi. İki Dizelle FLANK komutası olmaz. Çünkü makineler son güçleri ile seyredildiğinden, serdümen hatası zannedip hemen kuleyi aramak için elimi telefona kaldırdığım an  MÜSADEME ALARMI  Çaldı. (Çoğu kez tam yolla seyrederken yarım yola düşüldüğünde serdümen makine telgrafını yarım yola alırken telgrafı yanlışlıkla ters tarafa FLANK a çevirir ben de telefon ile ikaz edip düzelttirirdim. Bunu da böyle bir durum zannettim.)

Müsademe alarmı FLANK ın gerçek olduğunu doğruladı tam elimi Dizelleri ani durdurma havası koluna attığım an  müsademe alarmından 5 saniye sonra büyük bir gürültü ile sarsılarak sancak alabandaya yapıştık. Tekne 45 derece sancağa yattı. Hemen kulaklıklı telefonu nöbetçisi erden aldım. Kıç torpido dairesinden diğer elektrikçi er de geldi derhal derin su tertibatı almalarını ve sakin olmalarını söyledim. Telefondaki muhabereleri dinlemeye aldım ki müsademenin Kıç Batarya da, sancaktan olduğunu öğrendim. Hemen kıç Batarya Tiribini attırdım, Baş batarya ile TAM YOL tekneyi sahile doğru sürmek istedik. Kıç tarafa olan hidrolik sistem boruları patladığından dümen kumandası elden çıkmıştı. Telefon ile Kıç Torpido Dairesine Amudi dümen elle kumanda edilecek kumandası verildi. 45 derece sancağa meyilli teknenin dümeninin elle kumandası güçlükle karşılanıyordu. 45 Derece meyilli geminin, sahile düz seyrini sağlamak için devamlı dümenin iskelede tutulması da çok zordu. Süratden tekne biraz doğrulduğunda Kıç Bataryada mahsur kalanlardan telefonda “HAVA VERİN, HAVA VERİN” feryatlarını duyuyordum. Feryatlardan kıç bataryadaki yaranın durumunu anlamıştım.Yara öyle bir durumdaydı ki geminin 45 derece yatık olması, hava almalarını kolaylaştırıyordu. Tekne tam düzeldiği an yara üst seviyede kaldığından hava kalmıyor ve nefes almaları zorlaşıyordu. İşte tam bu sırada Batarya imdatlarına yetişti.

 (Tribini attırdığım kıç Batarya imla ettiğinde trip e giren deniz suyu attırma bobinlerini devre dışı bırakmış ki trip açılmamış. Oysa Manevra dairesinde tiribin lambası atık gösteriyordu tiribin açılmadığını sonradan havuzda tespit ettik)

Devreden çıktığını zannettiğimiz, Kıç Batarya, deniz suyu ile tahliye olurken bağlı olduğu Baş Batarya yı da göçertmeye başladı, Batarya voltu 170 Volta düştü, kontaktörler Açıldı, tekne manevra dışı kaldı. Hemen köprü üstüne Baş Batarya ile manevra yapılamadığını bildirdim.

(Tiribini attırdığım kıç batarya gerçekten devreden çıksaydı Baş bataryanın gücü tekneyi rahatlıkla sahile kadar götürmeye fazlası ile yeterdi ve 45 derece tekneyi sahile düz sürmek için dümen vurulduğunda tekne düzelecek ve Kıç Batarya da mahsur kalanlar boğulacaktı)

Telefon muhaberesinden “GEMİYİ TERKET” komutası verildi. Dizel dairesinden gelen arkadaşlarla Manevra dairesini sızdırmaz bir vaziyette bırakıp Kıç Torpito dairesine geçtik.

Dalış hazırlığı kontrolünde, güverteden anahtarla sıkı sıkıya kapatılan güverteye çıkış kaportasını, aşağıdan her kim açmaya teşebbüs ettiyse de açamadı. Dairede mahsur kalmıştık tekne ağır ağır batıyor mu? Haberimiz yok. Kaportayı hala açmak için uğraşanlara, “İnin aşağıya” dedim. Çıkıp kaportanın hendılını can havliyle öyle bir çevirdim ki, açmayı başardım. Açarken acaba kaporta su içinde mi? Diye düşünürken hafif araladım, aralıktan gökte yıldızları gördüm, satıhta olduğumuz için sevindim fakat kaportanın dörtte biri suyun içinde olduğundan daireye su akmaya başladı. Hemen fırladım, suyun girmemesi için kaportanın sitine yattım. Denizde hafif dalga olduğu için dalgalar beni kaldırdıkça içeri su aktığından ilk çıkanlara beni bastırmalarını, üzerime oturmalarını söyledim. Tek tek herkes çıktıktan sonra kaportayı kapatıp, Kıç Batarya kaportasının bulunduğu yere geldim.

1170762_714499998566281_1673189148_n[1]

O ara denize atlayanları ve güverte de kalanları bize çarpan Rus gemisi MS FIZIK VAVILOV un servis motoru gelip topluyordu. Elim ile ters bir işaretle motora gelmeyeceğimi bildirdim.

Köprü üstünde Komutan, Çarkçıbaşı ve güvertede benimle beraber dört kişi kaldık. Karanlık olduğundan çıkarken yanıma el lambasını almıştım, hemen teknenin yarasını kontrol ettim, yaranın üst hizası, Kıç Batarya kaportası zıvanası alt sitinden yukarıda olduğunu gördüm. Aşağıda mahsur kalanları kurtarmak maksadı ile üst kapağı suyun içinde olan Kıç Batarya güverte kaportasını açtım. Elimdeki feneri yanar vaziyette suyun içine sarkıtarak bıraktım ve tam istediğim yerde giriş alt sitinde yanar vaziyette oturdu kaldı. Kaportanın açıldığını aşağıdaki mahsur kalan arkadaşlara bildirmek için üç, dört kez kaportayı geriye doğru “güm, güm” çarptım.

Kaportanın sesini duyan Komutan  ve Baş Çarkçı  Köprü üstünden yüksek sesle!

“ KAPAAAA,    KAPAAA.  KIÇ BATARYA  İMLA  EDEERRR.”

Hemen döndüm, Komutana kaportanın alt sitinin yaranın altında olduğunu dolayısı ile alt sitin su içinde olduğunu kaportanın açılmasının imla ile bir alakası olmadığını “İnin gelin buraya, yarayı görün aşağıda mahsur kalanlar bizim arkadaşlar değil mi? Nasıl kurtulacaklar? Kim kurtaracak onları?“ Dedim.

O esnada komutan kapa dedi diye yanımdaki arkadaş kaportayı kapatmış, Aşağıdan gelen mahsurlardan bir kişi kafasını kapanan kaportaya çarpmış (Ast Sb. Şükrü Köseoğlu) tekrar geri dönmüş.Tekrar kaportayı  açtım, yine güm, güm vurdum, ve aşağıdan  arkadaşlarım çıktıkça hem ağlıyor hem seviniyordum, 13 kişi kurtulmuştu.

(Mahsur kalanların çıkmaları biraz daha gecikseydi, bulundukları yer Batarya Dairesi olduğu için, Bataryalardan çıkacak Klorin gazı onlara daha fazla yaşama şansı tanımazdı.)

1186881_714490215233926_1111832439_n[1]1004703_714500651899549_1897000272_n[1]

Hava aydınlamaya başlamış yan yatmış geminin seyir fenerleri kendi kendine bir yanıyordu bir sönüyordu. BÇ. Yanıma geldi, “ Bataryaları devreden çıkarmadınız mı, bu ne hal?” Dedi. Kıç Bataryanın Tribini müsademede attırmıştım, terk ederken Kubıkalı askıya alıp Baş Bataryanın da Tiribini attırdım. Bataryalar devrede değil lambalar yanıp, yanıp sönüyordu.

Teknede bir batma alameti görmediğim için korkmadan Baş Torpito kaportasından aşağı inip Batarya kuyusunda ana batarya bağlantı linklerini açtım ve kuyudaki Tribin de atık olduğunu görüp yukarı çıktığımda yine seyir lambaları bir yanıyor bir sönüyordu.Ta ki Kuleden lamba Süviçlerini kapayana kadar.

(Sonradan anlaşıldı ki Dizelciler müsademe kıç bataryada dendiği an Baş Dizel dairesinde bulunan Tenvirat seçici süvicini  Kıç Batarya pozisyonunda bıraktıkları için ve Kıç Batarya Tribi açmadığından Kıç Batarya deniz suyu ile hem tahliye oluyor hem de Tenviratı besliyordu.)

Tekneyi sahile oturtturmak için TCG Hızırreis halat uzattı ve çekmeğe başladı. Sahile yaklaşırken halat kesilecek ve biz o hızla karaya oturacaktık.TCG Hızırreis sahile kendi güvenliği kadar yaklaştığında, kıç tarafında balta ile halat kesildi ve TCG Hızırreis güzel bir manevra ile sıyrıldı. Kesilen halat havada vızıldayarak uçan bir bıçak gibi yelkende patladı. 45 Derece sancağa yatık olan gemimiz de ne yazık ki o hızla sahile değil geldiğimiz yöne geriye doğru döndü. Allahtan hemen yakınımızdaTatbikat yapan bir Mayın Arama-Tarama gemisi vardı. Komutanı devreden geçen mesajları dinlemiş hemen yanaşıp halat verdi, buraları karış karış bildiğini ve bizi Doğan Aslan Burnunun olduğu yerde bir topuğun üzerine oturtacağını söyledi ve sahilden hemen hemen yüz metre mesafede çevresi derin olan sığ bir topuğa oturtturdu. ( Üstteki resim Topuğa oturtulmuş durumdaki hali)

Gün 1: Öğleye doğru TCG BAŞARAN ve TCG KURTARAN geldiler TCG Başaran alargada demirledi, TCG Kurtaran demir atıp kıçtan çok yakın mesafede mevkiini aldı.

Nara’ da 4 Nisan 1953 de batan Dumlupınar dan kurtulan Filo komutanı Amiral Hasan Yumuk bir Hucumbot ile gemiye geldi. Geminin üzerinde kıç tarafta çömelip,  “Allahım bana bunuda mı gösterdin, bu benim kaderim mi?” Dediğinde hepimizin gözleri dolmuştu.

Gün 2: Gölcük den bilirkişi heyeti geldi.

Kurtarma komutanlığı, kurtarma operasyonuna; yarayı branda ile kapamaya çalışıp çok güçlü Pompa ile Kıç Bataryadan su çektirme yöntemini denedi. Netice yok.

Santral şefi Ast Sb. Zeki Dönmez izinde olduğundan durumu öğrenince acele gemiye geldi kazadan kurtulan üç kişi de Gölcüğe gitmeyip bize katıldı diğer bütün personel ve erler Gölcüğe döndü.

Gün 3: Kurtarma komutanlığı bütün gün boyunca Kıç Bataryanın tahliyesi ile uğraştı. Biz gemi personeli 5 Subay ve 11 Ast Subay gündüz kurtarma ameliyesini izliyor geceleri TCG Başaran da kalıyorduk.

Gün 4: Gölcük den gelen Bilirkişi  heyetinden Alb. Kamuran Onuralp teknenin her geçen gün göçmesi neticesi kıç taraftaki daireleri su sızıntılarından önleme amacıyla Baş Dizel dairesi dalgıç havası iştiraklerinden daireye hava verdirdi. Oysa Santral dairesi şefi Zeki Dönmez Ast Sb. kendisini uyarmış tı. “Buradan hava vermeyin, Ekzost Ayak valfının kilidi takılı değildir basınçlı hava Ekzost Ayak Valfını açar, daireyi imla edersiniz.” Cevap: “Sen karışma” Netice: Baş dizel  full imla.

Gün 5: Tekne iyice ağırlaştı, kıç dizel kaportası bir karış kadar suyun altında kaldı kıç taraf kayboldu. Kurtarma komutanlığı yine yarayı kapamakla günü geçirdi.

Gün 6 : Kurtarma ameliyesinin 6 cı gününde Geminin durumu: Baş üstü 1 mt kadar suyun üzerinde Vasat su seviyesinde ve Kıç üstü, Torpito Kaportası 1 mt. suyun altında , Santral Dairesi kule kaportasına kadar imla etmiş durumda. Baştan beri durumu izleyen filo Komutanı Amiral Hasan Yumuk, Kurtarma Komutanlığının ve Gölcük’ den gelen Bilirkişi heyetinin neticesiz ameliyelerinden sonra ümidini yitirerek saat 16:00 civarında herkesi Kurtaran Gemisinin kıç tarafında toplantıya aldı.

“Arkadaşlar yapılan kurtarma ameliyesi neticesiz sona erdi. Kurtarma Komutanlığının çalışmalarının neticesini alamadık. İlerde Deniz Kuvvetlerimiz bu gemiyi buradan çıkarmaya muktedirdir. Şimdi herkes Başaran gemisine geçsin, Gölcüğe avdet ediyoruz.”

Dünyalar başıma yıkılmıştı sanki. Şok olmuştum.  Hiç kimsede ses yoktu. Nedenini anlayamadım neden herkes sessizdi. Sessizliği ben bozdum.

“Sayın Komutanım. Kurtarma komutanlığı kurtarma ameliyesini sorumluluğu altında imkanlarıyla yapabileceğinin en iyisini yaptı. Oysa gemi personeli olarak bize hiçbir müdahale yetkisi verilmedi ve danışılmadı, Kurtarma komutanlığı Denizaltının iç donanımlarını bizim kadar bilemez. Kurtaranın yardımı ile müsaade ederseniz bizler bu tekneyi yüzdürürüz, bana yardımcı olacak arkadaşlarım var bu tekneyi yüzdürüp Gölcüğe getirebiliriz. Ne olur bu tekneyi burada bırakmayalım.”

Filo komutanı beklenmeyen bu açıklamamdan sonra gözleri ile beni bir süzdü ve gözlerinin İçinin parıldadığını gördüm. sanki böyle bir konuşmacıya ihtiyacı varmış gibi. “Nasıl olacak”  Dedi. Hemen  Ast sb Erhan Arı , Zeki Dönmez ve Faruk Türkoğlu’na dönerek, “Benimle var mısınız? Gemiye girelim tertibat alıp tekneyi yüzdürelim”.  Arkadaşlarım teklifimi coşku ile kabul ettiler.

TCG Başaran gemisi BÇ. Metin Ergünalp’ e 1 mt. Suyun altında olan kıç torpito kaportasından girebilmemiz için  kaporta sitine oturacak ,1,5 mt boyunda silindir saç “Koferdam” yapmasını rica ettim. Sağ olsun Metin Ergünalp Albay kaportanın ölçüsünü alarak akşam saat 22:00 civarında TCG Başaran da Koferdam ı hazırlatıp getirdi. TCG KURTARAN gemisi dalgıç ekibi Koferdamı kaporta sitine monte ettikten sonra Koferdamın içindeki suyu Kıç Torpitodan içeri girebilmemiz için  Dalgıçlar tarafından boşaltıldı.  Tekne yatık olduğu için Kurtarma komutanlığına bağlı iki Çıkartma gemisinden biri yelkeni itiyor diğeri aksi taraftan çekerek teknenin düz durmasını sağlıyordu. Anlaşmaya göre biz ekip olarak aşağı inip gerekli işlemler yaptıktan sonra işimiz bittiğinde çekiç darbesi ile yukarı çıkacağımızı haber verecek, yukarda Koferdam başında bulunan ekip, Koferdam ın suyunu boşalttıktan sonra da yukarı çıkacaktık.

7 Eylül 1976  Saat 01:00  BÇ. Taylan Gürül, Ast Sb Sait Küçük, Ast.Sb Erhan Arı, Ast Sb. Faruk Türkoğlu lastik botla yanaşarak Kıç torpito dan içeri girdik. Ütgm.Bahadır Cankul’da botta bizim dönüşümüzü bekledi.

1235955_714501641899450_211762234_n[1]

Kıç Torpito dairesi neteydi. Manevra dairesine geçtiğimizde Suyun Motorların üzerinde ve bastığımız platforma değmek üzere olduğunu gördük. Kıç Dizel kaporta Lumbuzundan Kıç Dizel dairesini fener ile taradıktan sonra kaportayı açtığımızda su seviyesi; kaportanın alt siti hizasında ve hafifçe Manevra Dairesine akıntı halindeydi. Baş Dizel tam imlalı, Kaportasını açmadık. Daha önceleri şaft salmastrası değiştirirken Şafttan su gelmemesi için daireyi basınç altına alır ve aynı zamanda da dairedeki basınçlı hava ile sintine tahliyesi yapardım. Devrede hava olmadığından bu yöntem ile dairelerdeki oksijen hava tüplerini kullanarak daireyi basınç altına alıp Manevra Dairesi ve Kıç Dizel Dairesini tahliye edip geminin kıç tarafını su yüzeyine çıkarmayı düşünüyordum.

Erhan Arı Kıç Dizel de diz kapağı hizasına kadar gelen su seviyesinde dolaşarak ekzost  ayak valfının basınçtan açmaması için emniyet kilidini taktı. Gerekli hava bulamayınca hava ile tahliye yapamadık, işaret verdik yukarı çıktık.

Filo Komutanına, Koferdam yolu ile kıç daireler dalgıç tulumbaları (Submarsible Pump) ile tahliye yapılırsa, aynı zamanda dalgıçların dalarak dalma sarnıçlarının portlarından hortum ile hava verdiklerinde teknenin yüzeceğini bildirdim.

TCG Başaran’dan gelen (Submarsible Pump) Dalgıç Tulumbaları ile önce Kule kaportasına kadar imla etmiş olan Santral Dairesinin Kule yoluyla tahliyesine başlandı ve Kıç Torpito Dairesinden Koferdam yolu ile Manevra dairesi, Kıç Dizel tahliye edildikten sonra, Kıç Üstünün su seviyesinin üzerine çıkmasıyla, Kıç Dizel Güverte Kaportası yolu ile aşağı inildi. Tam imlalı Baş dizel, kaportası aralanarak suyu Kıç Dizel Dairesine aktarılıp, tulumbalar ile tahliye edildi.

Tekne, Kıç Batarya yarası açık olduğu halde kabak gibi su yüzeyinde yüzüyordu. Gemimizi, TCG Kurtaran’ın yedeğine alarak Gölcük’e doğru hareket ettik. Saat başı kıçtan girip sintine ve sızıntı kontrolleri yapa yapa Gölcük Dz Altı İskelesine hüzünlü fakat kimseye bir şey olmadığı için de sevinçli bir karşılama ile yanaştık.

Sait Küçük   E. Elk.Ast Sb.Kd.Bş.Çvş.     58 / 5079            saitkucuk@gmail.com

image003image007

 

Bir Cevap Yazın