Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the gotmls domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
Şubat | 2013 | Niyazi KAPTAN | Page 64

Kişisel Web Sitesi

Şubat, 2013

ARTAN PİLAV

Yahya Baba , II. Bâyezîd Hân zamanında , Edirne Bâyezid Külliyesi’nin aşçılarından biridir. Arkadaşları hoşaf, kebap sebze, bakliyat pişirir. Ama onun ihtisası pilavdır.  Mübarek işe girişti mi, ibadet ettiğini sanırsınız. Pirinçleri salâvat getire getire ayıklar, yağını tekbirlerle eritir. Tuzunu Besmele ile suyunu Fatihalarla salar. Çoğu zaman gözünü yumar, enbiyayı, evliyayı aracı yapar, Allah’tan bereket arzular. […]

EĞRİ MİNARE

Süleymaniye Camiinin inşası tamamlanmış, ibadete açılacağı gün ilan edilmişti. O gün gelince İstanbul’un her yanından insanlar bu eşsiz eserin açılışında bulunmak için şehrin bu noktasına akın etmişti. Herkes hayranlıkla bu Türk mucizesini seyrediyordu.     Fakat bunlar arasında bulunan bir çocuk, “Aaa şu minareye bakın nasıl eğri!” diye bağırıyordu. Herkes de bakıyordu ama bir eğrilik görmüyordu. Çocuğun […]

HZ. PEYGAMBERİN SELAMI-HEKİMOĞLU ALİ PAŞA HİKAYESİ VE CAMİİ

Sultan III Osman’ın (padişahlığı 1754–57 yılları arası) sadrazamlarından Hekimoğlu Ali Paşa başarılı ve yetenekli bir devlet adamı, oldukça dindar bir kimse idi. Bu Ali Paşa zamanında bir tüccar iflas etmiş, bütün mal ve servetini kaybetmiş, üstelik bir de borca girmişti. Bu sıkıntılı durumda iken müracaat ettiği bütün eş-dost kapıları, bu durumdaki herkese yapıldığı gibi yüzüne […]

ÖNCE KENDİ NEFSİNE

Çocuğun birisi, “bal hastası” imiş… Yatar kalkar, gezer dolaşır, “bal” istermiş hep… Ana-baba, çocuklarının bu “bal tutkusu”nu önleyebilmek için her çareye başvurmuş… Hekimlere gitmişler, tedbirler uygulamışlar, ama nafile! Çocuk, “bal” diye tutturuyormuş. En sonunda, İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri’ni tavsiye etmişler… —Bir de O’na gidin!”  Gitmişler…   İmam-ı Azam; çocuğu almış karşısına, dönmüş ana-babasına; – “40 […]

ÜÇ MESELE

İmam-ı Azam Ebu Hanife Hazretleri rh.a., hac için yola çıkıp Medine’ye ulaştığında karşılaştığı Seyyid Muhammed Bâkır Hazretleriyle arasında şöyle bir konuşma geçer. Seyyid Muhammed Bakır: – Sen kendi aklınca kıyas yaparak, Peygamber dedemin dinini ve hadislerini değiştiriyorsun, der.  — Böyle bir şey yapmaktan Allah’a sığınırım efendim. Lütfen oturunuz. Rasulullah’a olduğu gibi benim size de hürmetim […]

BEN KADILIK YAPAMAM

Zamanında İmam-ı Azam ile herhangi bir konuda tartışmaya girip de galip çıkan görülmemiştir. Hem derya gibi ilmi, hem de herkese nasip olmayan zekâ ve mantığı sayesinde hepsinden kendisi galip çıkıyordu.     Abbasi Halifesi Me’mun İmam-ı Azam’ı Kufe’ye kadı yapmak istiyordu. İmamı çağırdı ve bu niyetini açıkladı. İmam-ı Azam yönetimin yanlışlıklarına alet olmamak için bu teklifi kabul […]

KAFİRMİ, MÜMİNMİ?

İmam-ı Azam’ın da bulunduğu bir mecliste birisi şöyle bir soru sordu :  – “Bir adam ki, cenneti istemez, cehennemden korkmaz, ölü eti yer, rükûsuz secdesiz namaz kılar, görmediğine şahitlik eder, fitneyi sever, hakkı istemez, bu adam kafir midir, mümin mi?” Mecliste bulunanlar ağız birliği etmişçesine ; – “Bunlar kafirin sıfatlarıdır, böyle bir adam kafirin ta […]

ALLAH (C.C.) HARAMDAN KAÇANI KORUR

Ünlü hükümdar Timur’dan sonra yerine geçen oğullarından Şahruh (XV. y.yıl) babasının tersine bilime ve bilgine değer veren, dindar, halim, selim biriydi. Bilginlerle oturup kalkmaktan zevk alırdı. Şahruh’un çevresindeki bilgin kişilerden biri de Nimetullah Efendi idi. Aynı zamanda evliyadan olan Nimetullah Efendi’nin dilinden düşürmediği bir söz vardı: “Allah haramdan kaçanı korur” (Yani kişi haramdan kaçarsa Allah […]

EBU YUSUF’UN TATLISI

İmam Ebu Hanife’nin en büyük talebelerinden olan Ebu Yusuf Yakub bin İbrahim (ö.182/798), Abbasiler devrinde Kadı’l-Kudat’lık (baş hâkimlik) vazifesinde bulunmuş, zamanın müçtehidi ve büyük fıkıh bilginidir.     Kendisi şöyle bir halini anlatır:     “Babam vefat ettiğinde küçük bir çocuktum. Annem beni bir elbise temizleyicisinin yanına teslim etti. Fakat ben oradan kaçarak Ebu Hanife’nin derslerine katılıyordum. Annem beni […]

İKİ ER, BİR HATUN KİŞİ MÜRİTİM VAR

Hacı Bayram Veli, Sultan II. Murat’ın saygı duyduğu manevi önderlerdendi. Hükümdarın Hacı Bayram’a saygısı o derece büyüktü ki ona mürit olanlardan vergi almıyordu. Ama gelin görün ki bütün Ankara halkı Hacı Bayram’ın müridi olduğunu iddia ediyordu. Ankara’da kimden vergi istense “Ben Hacı Bayram’ın müridiyim” deyip işin içinden sıyrılıyordu. Bu durum hükümdara yansıtıldı.     Hükümdar Hacı Bayram’a […]

Previous Posts Next posts