Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the gotmls domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
Şubat | 2013 | Niyazi KAPTAN | Page 58

Kişisel Web Sitesi

Şubat, 2013

YAPABİLECEĞİM BİR ŞEY YOK!

Şems-i Tebrîzî hazretleri Şam’dan Konya’ya gelirken, yol üzerinde bulunan bir hana uğrayarak burada yatmak istedi. Fakat uğradığı bütün hanların dolu olduğunu, hiç kalacak yerlerinin olmadığını öğrenince, camide sabahlamak istedi. Camiye gidip yatsı namazını cemaatle kıldı. Cemaat dağıldığında, o hâlâ duaya devam ediyordu. Duasını bitirdiğinde, camide kimse kalmamıştı. Cübbesini çıkarıp başının altına koyarak uzandı. Günlerce süren […]

TEVEKKÜLÜN BÖYLESİ

Dindar ve mütevekkil bir köylü varmış. Bir de inancı kısa bir hanımı varmış. Köylü dayının ne zaman bir şeyi kaybolsa hanımı feryadı basarmış. Adamcağız da hiç üzülmezmiş ve hanımına: – Aman hanım, eğer o bize helâlinden bir şeyse Allah ya onun daha iyisini verir veya onu buldurur, dermiş. Adamcağız bir gün şehre inip öküzlerini sattıktan […]

MUSA (A.S.) ISIRAN KARINCA

Hz. Musa a.s. köy köy, şehir şehir dolaşıp; insanlara Allah’ın dinini öğretirken, bir gün yolu Allah’ın, ceza olarak bütün halkını yaktığı bir köye düştü ve: “Ey Rabbim” dedi. “Bu köyde yaşayanlar arasında çocuklar, günahsız, suçsuz kimseler ve hayvanlar da vardı. Sadece suçluları ve günahkârları cezalandırabilecekken, böyle yapmayıp tüm köyü cezalandırmışsın. Senin şefkatin ve acıman sınırsızdır […]

KÖPEK KÜPÜ KIRINCA

Bir gün cami odasının kapısını açık bırakmıştık. Arkadaşların küpte kavurmaları vardı. İçeri giren bir köpek, küpe kafasını sokup kavurmaları yemiş. Sonra da kafasını çıkaramayınca küpü kırıp kaçmıştı. Arkadaşların canı çok sıkılmıştı. Bir yolunu bularak köpeği yakalayacaklar, sopadan geçireceklerdi. Üstat dürümü öğrendi ve bu düşüncelerinden vazgeçirmek istedi. Molla Resul: “Üstadım, biraz kavurmamız vardı. Biz kıyamıyorduk ki […]

HEYBEDEKİ ALTINLAR

Yalova’da bir imam vardı ki, Yahya Efendiyi büyük bilir ve çok severdi. Zaman zaman ziyaretine gelirdi. Bu imamın çoluk çocuğu kalabalık olup, maddî sıkıntı içindeydi. Fakat o sabreder fakirliğini gizler, kimseye bir şey söylemezdi. Bir gün yine Yahya Efendi hazretlerini ziyarete geldi. Selâm verip huzurunda oturdu. O sırada dergâh tenha olup, kimseler yoktu. Yahya Efendi […]

TERZİ KUSTO

Terzi Kusto bir gün, yeni diktiği elbiseyi Efendi üzerinde prova ederken, Yahya Efendi: -Kusto Usta! Elbisenin yenisi mi iyidir, eskisi mi? Ne dersin demiş. Terzi Kusto: Bu ne sözdür Hazretim? Her şeyin yenisi iyi olur elbet tabii. Niye sordunuz anlayamamışım, diye cevap verince, Yahya Efendi, gülümseyerek: Anlamışsın anlamışsın da, anlamamış gibi yapıyorsun. Bazılar aynı şeyin […]

O KENDİNİ TANITTI

Kanunî, bir gün kayıkla Boğaz’da gezmeye çıkmıştı. Ortaköy hizasına gelince kıyıya yanaşıp, bir adam göndererek Yahya Efendiyi çağırttı. O da yanında bir ahbabı ile gelip kayığa bindiler. Birlikte giderlerken, Yahya Efendinin ahbabı, devamlı olarak Kanunî’nin parmağında bulunan çok kıymetli bir yüzüğe bakıyor ve bu bakış dikkati çekiyordu. Kanunî bu hâli fark edince, parmağındaki o kıymetli […]

KİMSE KİMSENİN RIZKINI YİYEMEZ

Yahya Efendi bir zaman sevdiklerinden birkaçıyla yolculuğa çıkmıştı. Bir yerde durdular. Talebelerinden birini çağırıp; “Burada bir değirmen var. Oraya gidip taze yumurta alalım. Yiyelim ve şükredelim.” buyurdu. Değirmene gittiler. İsmi Hasan Efendi olan değirmenci, güzel huylu biriydi. Yahya Efendi değirmenciye; “Efendi bize taze yumurta getir.” buyurdu. Değirmenci; “Efendim! Bir tane bile kalmadı. Yumurta alıcısı geldi, […]

HIRSIZ EVLİYA

Ortaköy Rumlarının gönüllerini İslam’a çelip çaldığı için Hırsız Aziz, (Hırsız Evliya) derlermiş Rumlar Yahya Efendi’ye. Kosta adında bir Rum Kaptan varmış, şarapçılık yaparmış, çok da içtiği için ayık anı olmazmış ama Yahya Efendi’yi nerde görse, eline kapanırmış. Yahya Efendi de sırtını sıvazlayarak. —Kastın ne Kosta? Niye harâb ediyorsun kendini bu kadar? Der gönüllermiş. Bir böyle, […]

GÜREŞE VAR MISIN?

Kanuni devrinde Avrupa’dan İstanbul’a yaman bir güreşçi gelmiş. Dünyaya hükmeden bir padişahın şehrinde herkese meydan okuyor. —Hodri meydan, çekiyormuş. Bunu duyan Kanuni, Çırağan’a dergâha gitmiş. Selam kelâm ve hoş beş faslından sonra Yahya Efendi’ye: – Ağabey, demiş, Avrupa keferesinden bir pehlivan gelmiş, bizimkilere meydanı dar edermiş. Merak ettim gidip seyredeceğim, uygunsa sizde de gelin. Yahya […]

Previous Posts Next posts