Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the gotmls domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the wp-pagenavi domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
HİKAYELER | Niyazi KAPTAN

Kişisel Web Sitesi

HİKAYELER

YOKSUL ÇİFTÇİ İLE ARİSTOKRAT (A.FLEMING)

İskoç’yada, Fleming adında yoksul mu yoksul bir çiftçi yaşardı. Günlerden bir gün tarlada çalışırken yardım isteyen bir çığlık duydu. Hemen o tarafa koştu, bataklıkta beline kadar batmış iyi giyimli bir erkek çocuğu çırpınıyor, çırpındıkça da batıyordu. Çiftçi uzun uğraşlardan sonra çocuğu oradan kurtarıp evine götürdü. Ertesi sabah Fleming’in evinin önüne gösterişli bir araba geldi ve […]

ŞİMDİ B.KU YEDİK

Argo bir cümlenin yer aldığı levhanın hikâyesi oldukça enteresan. Muhtemelen Necmeddin Okyay’a ait ebruyla süslenen levhayı ilginç kılan ise “celi sülüs” yazı çeşidiyle yazılmış olan ibare.. İkinci Dünya Savaşı öncesinde Bakırköy’lü Ermenilerden Doktor Peştemalcıyan ailesiyle birlikte Türkiye’den Almanya’ya göç edip Berlin’de bir halı ve kilim mağazası açmıştı. Savaş başlayıncaya kadar işleri yolunda gitmiş, baba Peştemalcıyan […]

BEN O’NUN İŞİNE KARIŞMAM

Adamın biri bir gün bahçesinde otururken Hayvan dışkısından top yapan bir böceği görmüş, böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş: – Ey Allah’ım! Her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın? Aradan bir kaç ay geçmiş adam umarsız bir hastalığa yakalanmış. Derdine kimseler çare bulamamış. […]

SAHTE ŞIH

Türkmen evine cübbeli, sarıklı, uzun sakallı bir şıh misafir geldi. Buyur ettiler, köylülerle birlikte odaya aldılar, köylüler ne keramet edecek diye ağzının içine bakarken, şıh arada bir irkilir gibi yapıp “Hoşt” diyordu… Köylüler bunun bir keramet olduğunu anladılar ama ne kerameti olduğunu anlayamadılar, merakla sordular: “Ya şıh hazretleri nedir arada hoşt dediğin?” Şıh: “Bir köpek […]

PASTA VE DONDURMA

Bayan garson sinirli olduğu bir gün, pastaneye bir çocuk gelir. “Abla yaş pastanın porsiyonu ne kadar?” diye sorar. Garson kız, çocukla uğraşmamak için iki liralık porsiyonun fiyatını üç lira der. Çocuk avucundaki bozuk paraları saymaya başlar. Garson kız başka masalara bakmaya gider. Çocuk sabırla bekler. Çocuğun gitmediğini gören garson kız, tekrar çocuğun yanına gelir. “Bre […]

DÜRÜST ŞOFÖR

Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam iş yerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarıda, […]

SEN DOĞRU OL, KÖTÜ BELASINI BULUR

Dervişin biri eski İstanbul sokaklarında : -Sen doğru ol kem belasını bulur.Sen doğru ol kem belasını bulur.’ Diye diye dolaşıyormuş. Padişahın biri tebdil-i kıyafet çarşıda gezerken dervişin sözlerini duymuş, ilgisini çekmiş ve dervişe: -Her gün sarayıma gel seninle muhabbet ederiz. Demiş. Dervişimiz ertesi gün… Sarayın kapısına gitmiş padişahın karşısına çıkarılmış sohbet muhabbet zaman geçmiş saraydan […]

HUZUR EVİ VE ANNELER GÜNÜ

(5 senedir huzur evinde yaşayan bir annemizin kaleminden duygusal bir hikâye.) Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular adına da huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya. Eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık başka yerlere. Onların yüzü suyu hürmetine belalar def oluyor der, onları nimet bilirdik. Boyunlarını bükük bırakmazdık. […]

ABDÜLAZİZ HAN VE TÜRK KAFASI

Sultan Abdülaziz Hân ve beraberindekiler, 1867’de Paris’te yeni imal edilmiş makinelerin görücüye çıktığı sergiyi gezmektedirler. Padişah, çember şeklinde bir cetvel ve önünde asılı kadife kaplı bir toptan meydana gelen makinenin önünde durur. Bu makine, günümüz lunaparklarında da görülen, topa atılan yumrukla kol kuvvetinin ölçüldüğü ilkel bir makinedir. Osmanlı sultanı topun aldığı darbeye göre ibrenin cetvel üstünde […]

5 AKÇELİK KUMAŞ VE ENDONEZYA’NIN MÜSLÜMAN OLUŞU

Kendi halinde bir tüccardı. Bir gün kumaşları gemiye yükledi. Endonezya’ya gitti, oraya yerleşti. İşini orada devam ettirdi. Kumaşları kaliteliydi. Tam da halkın aradığı cinstendi. Kendisi de kanaat sahibi bir insandı. Kazancı az olsun, temiz olsun düşüncesindeydi. Bir gün geç geldi iş yerine. Eleman iyi bir kâr elde etmişti sattığı mallardan. Merak etti, sordu: -Hangi kumaştan […]

Previous Posts