KUYRUK PARÇASI VE KEDİ
Aşağılık bir adam, bir kuyruk parçası buldu. Her sabah bıyıklarını onunla yağlar, devlet sahiplerinin yanına varıp “Evde yağlı yemek yedim” der. Sözünün doğruluğunu ispat için de, bıyıklarıma bakın gibilerden eliyle bıyıklarını sıvazlarlar. “ İşte sözümün doğruluğuna şahit, bıyıklarım, yağlı, yağlı şeyler yediğime delil” demek isterdi. Karnı ise sessiz, sedasız “ Allah, yalancıların düzenini kurutsun! Senin lafın bizi ateşlerse yaktı. O yağlı bıyığın kökünden kopsun. A yoksul şu kötü davan olmasaydı belki bir kerem sahibi bize acırdı. Yahut da noksanını, yoksulluğunu söyleseydin, bu yalanları, bu düzenleri düzüp koşmasaydın, bir doktor çıkarda derdine derman olurdu.” Dedi. Karın, kendini Allah’a ısmarlayınca ansızın bir kedi gelip o kuyruk parçasını kaptı, götürdü. Ev halkı, kedinin peşine düştüler fakat kedi koşup kaçtı. Babamın azarına uğrayacağım diye çocuğunun beti, benzi kaçtı. Babası, bir toplulukta otururken o çocukcağız gelip işi anlattı. O lafla geçinen adamın şerefini bir paralık etti. Dedi ki: “ Hani her sabah dudaklarını, bıyıklarını yağladığın o kuyruk parçası yok muydu? Kedi geldi onu kapıverdi. Ardına düştük, bir hayli koştuk ama faydasız yakalayamadık ki!” oradakiler şaşırıp gülüştüler. Bu hale acıdılar. Onu davet edip doyurdular, yeryüzüne benzeyen varlığına merhamet tohumunu ektiler. O da ululardan doğruluk zevkini görünce ululuğu bırakıp doğruluğa kul oldu.
KENDİNİ BİLMEZLİĞİN SONU KARANLIKTAKİ FİL