GEÇMİŞE PİŞMANLIK DUYMA
Adamın biri, bir kuşu hile ve tuzakla yakaladı; kuş ona dedi ki: “Ey ulu efendi! Sen çok inekler ve koyunlar yedin; sen birçok deve kurban ettin. Zamanında onlardan yedin de doymadın; benim parçalarımla da doymazsın Beni bırak, sana üç öğüt vereyim; zeki miyim ya da aptal mıyım bilirsin.”
“Birinci öğüdü senin elinde, ikincisini saman ve çamur kapladığın damın üstünde, üçüncü öğüdü de ağacın üzerinde sana vereceğim. Bu üç öğütle talihli olacaksın.” Der. Adam, kuşun önerisini kabul eder. Bir lokma kuşu yesem ne olur, yemesem ne olur ama vereceği öğütler işime yarayabilir daha iyi olur der.
“Birinci öğüdünü, anlaştığımız gibi avucumdayken söyle bakalım.” Der. Kuş;” Anlaştık, birinci öğüt: KİMSENİN OLMAYACAK SÖZÜNE İNANMA.” Der. Adam anlaştıkları gibi kuşu salar. Özgürlüğüne kavuşan kuş, rahatlar ve damın üzerine konar. İkinci öğüt: “ GEÇMİŞ OLANA ÜZÜLME. BİR ŞEY BAŞINDAN GEÇİNCE, ONA HASRET DUYMA.” Der.
Kuş özgürlüğün verdiği rahatlıkla, derin bir nefes alır, Adama küçümser ve aşağılar bir bakış attıktan sonra, ağacın tepesine konarak kendini tamamen emniyete alır: “ Bedenimde 100 gram ağırlığında çok değerli bir inci var. Senin canın hakkı için o inci senin ve çocuklarının bahtıydı. İnciyi elinden kaçırdın çünkü rızkın değildi. Varlık içinde o inci gibisi yoktur.”
Adam, doğum vaktinde hamile bir kadının inlediği gibi feryada başladı.
Kuş, adama:” Ben sana; Geçmiş olana üzülme diye öğüt vermedim mi? Ya öğüdümü anlamadın ya da sağırsın.” “ Birde Kimsenin olmayacak sözüne inanma. Dedim.”
“ Ey ahmak adam! Ben kendim 50 gram ağırlığında değilim, 100 gram ağırlık içimde nasıl olur?”
Adam, kendine geldi, biraz olsun rahatlamıştı, “ Haydi! O güzel üçüncü öğüdünü açıkla.” Dedi.
Kuş: “ Evet, verdiğim iki öğüt ile iyi iş yaptın da, üçüncü öğüdü istiyorsun.” Dedikten sonra oradan uzaklaştı.
ŞAHADET GETİREN TAŞLAR NASUH’UN TÖVBESİ