Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the gotmls domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the wp-pagenavi domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
KURU AKIL NEYE YARAR | Niyazi KAPTAN

Kişisel Web Sitesi

KURU AKIL NEYE YARAR

Bir bedevi, devesine iki dolu çuval yüklemiş gidiyordu, birisi onu durdurup lafa tuttu. Vatanından sorup konuşturdu ve hakkında bir sürü bilgi sahibi oldu. Sonra dedi ki: “ O iki çuvalda neyle dolu? Doğru söyle!” Bedevi “ bir tanesinde buğday var. Öbüründe kum, yiyecek bir şey değil.” Dedi. Adam “ Neden bu kumu doldurdun” diye sordu. Bedevi cevap verdi: “ O çuval boş kalmasın diye.” Adam; “ Akıllılık edip buğdayın yarısını bu çuvala, yarısını da öbür çuvala koy. Bu suretle hem çuvallar hafifler, hem devenin yükü. “ Dedi. Bedevi bu fikri pek beğenip “ Ey akıllı ve hür hâkim, böyle bir ince fikir, böyle güzel akıl sahibi olduğun halde neden böyle çırçıplaksın, yaya yürüyor, yoruluyorsun?” Dedi o iyi kalpli bedevi, hâkime acıdı, onu deveye bindirmek istedi. Tekrar “ Ey güzel sözlü hâkim, birazcık sen de halinden bahset. Böyle bir akılla, böyle bir kıyafetle sen ya vezirsin ya padişah. Doğru söyle!” dedi. Hâkim dedi ki: “ İkisi de değilim, halktan bir adamım. Halime elbiseme baksana!” bedevi “ Kaç deven, kaç öküzün var?” diye sordu. Hâkim cevap verdi: “ Uzun etme. Ne ona malikim, ne buna!” Bedevi, “ peki, bari dükkânındaki mal ne, onu söyle!” dedi. Hâkim dedi ki “ Benim dükkânım nerede, yerim yurdum nerede? Bedevi, öyleyse paranı sorayım, sen yapayalnız gidiyorsun, hoş nasihatler de bulunuyorsun, ne kadar paran var? Âlemdeki bakırları altın yapacak kimya senin elinde, akıl ve bilgi incilerin tümen, tümen dedi!” dedi. Hâkim, “ Ey Arabın iftiharı, vallahi para şöyle dursun, bir gecelik yiyecek alacak mangırım bile yok. Yalınayak başıkabak koşup duruyorum. Kim, bir dilim ekmek verirse oraya gidiyorum. Bu kadar hikmet, fazilet ve hünerden ancak hayal ve baş ağrısı elde ettim” deyince; Arap şaşkınlık ve hayretle: “ Yürü, yanımdan uzaklaş. Senin uğursuzluğun benim başıma da çökmesin. O şom hikmetini benden uzaklaştır. Ya sen o yana git, ben bu yana gideyim. Yahut sen önden yürü, ben arkadan yürüyeyim. Bir çuvalımda buğday, öbüründe kum olması, senin hikmetinden daha iyi be hayırsız! Benim ahmaklığım, çok mübarek bir ahmaklık. Gönlümde azığım var, canım da perhizkâr!”

Bir Cevap Yazın