ZİNDANI AYDINLATAN NUR
Mübarek kendisini hapse tıkan zalimlere kızmaz. ‘Bunda da bir hayır olmalı’ der, büker boynunu. Hatta acıma duygusu ağır basar. ‘Ah!’ der, ‘Ah bir hakikatleri görebilseler!’.
İnsan haydut da olsa insandır. Nitekim zindancı bu büyük velinin yüzündeki şefkati yakalar veya o şefkate yakalanır. Cezayı göze alır, zincirlerini çözer, onu aydınlık bir koğuşa taşır. Uzun kış geceleri ocak başında sohbet ederler.
Mübarek kısa sürede Rumca öğrenir, muhafızlarla dost olur. Hastalarını tedavi eder, dertlerini dinler. Bir muhabbet köprüsüdür kurar gönüllere. Şövalyeler bu iltiması görmezden gelirler, zira bu rehineden yüklüce bir fidye beklerler.
Karaman oğlu İbrahim Bey, bir Ebûl Vefa sevdalısıdır. Mübareğin Rodosluların elinde olduğunu öğrenince beyninden vurulmuşa döner. İstenen meblâğı tez günde denkleştirir, koşar adaya.
EBUL VEFA HAZRETLERİ RUMLARLA KOMŞULUĞU SEÇEN VELİ