Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the gotmls domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the wp-pagenavi domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
NASIL BİR HIZIR BEKLİYORDUN? | Niyazi KAPTAN

Kişisel Web Sitesi

NASIL BİR HIZIR BEKLİYORDUN?

Akşehir Kaymakamı, Lâdikli Ahmet Ağa’ya:
– Ahmet Ağa, demiş siz hep görüşüyorsunuz, bir de bana göster Hızır Aleyhisselâmı!
Ahmet Ağa, Kaymakamın talebine yuvarlak çerçeveli bir cevap vermiş:
– Oğlum, nasipse görürsünüz inşallah! Demiş.

Ahmet Ağa’nın hayranlarından olan Kaymakam, bir Ramazan günü, iftara yakın, iftar sofrasına oturmuşlar, ailecek iftar topunu bekliyorlar… Kaymakam  sigara tiryakisiymiş. Kaymakam tiryakiliğin verdiği ruh hali yetiyle beklerken, kapısı üç kez çalınmış. Çıkmış bakmış Kaymakam, kapıda bir adam:
-Biseciii! Bise alırmısınız efendiii?
Arkasında da bir deve, geviş getiriyor.
Ne desin Kaymakam?
— Ne bisesi be adam? Biseyi ne yapayım ben?
— Peki, efendi kızma! Bizden sorması, sanki ısmarlamış gibiydiniz de… Hadi iftar-ı şerifler hayrolsun! Demiş, çekmiş devesinin yularını:
– Biseciii! Bise alan, katran alan…
Kaymakam kapıyı kapatıp da sofraya dönerken, mırıldanıp kendi kendine içinden: Allah Allaaah! Bu saatte bise mi satılır be adam? Mübarek iftar vakti… Fesuphanallah! Çekmiş.

Bir müddet sonra tekrar Lâdik’e gittiği zaman:
– Aşk olsun Ahmet Ağa, bize Hızır Aleyhisselâmı daha göstermeyecek misin Hacı Babam? Diye sitem etmeye kalkınca, Ahmet Ağa:
– Size de aşk olsun hay guzum! Kapınıza gelen Hızır’ı kovarsınız, ondan sonra da gelir bize sitem yaparsınız! Demiş.
Kaymakam şaşkınlık içinde:
– Ne demek o? Ne zaman geldi Hacı Babam? Diye sorunca, Ahmet Ağa:
– Ramazanın son günlerinde, siz sofrada beklerken kapınıza bir Biseci geldi mi?
– Geldi?
— Devesinin semerindeki katran küplerine dikkat ettin mi, semere bağlı mıydı, değil miydi?
— Ben bu tiryaki kafasıyla nerden dikkat edecem ona Hacı Babam?
— İçeceksen sen iç cigarayı oğlum! Cigara seni içmesin! Hem sen nasıl bir Hızır bekliyordun? Yakası kartlı, kravatlı birini mi bekliyordun? Kolalı gömlekli, ütülü pantolonlu birini mi bekliyordun? Neyse… Gördün işte gayrı… Görmedim diyemezsin! Kaçırdın ammaa, gördün işte yine de… Demiş ve teselli etmiş Kaymakamı, Ahmet Ağa, ama Kaymakam epey eyvah çekmiş tabiii.

 

Bir Cevap Yazın