EBU YUSUF’UN TATLISI
İmam Ebu Hanife’nin en büyük talebelerinden olan Ebu Yusuf Yakub bin İbrahim (ö.182/798), Abbasiler devrinde Kadı’l-Kudat’lık (baş hâkimlik) vazifesinde bulunmuş, zamanın müçtehidi ve büyük fıkıh bilginidir.
Kendisi şöyle bir halini anlatır:
“Babam vefat ettiğinde küçük bir çocuktum. Annem beni bir elbise temizleyicisinin yanına teslim etti. Fakat ben oradan kaçarak Ebu Hanife’nin derslerine katılıyordum. Annem beni takip ediyor, beni oradan yakaladığında elimden tutup tekrar ustamın yanına götürüyordu. Sonra ben bu işte anneme muhalefet ederek, Ebu Hanife’nin yanına gittim. Nihayet annem gelip Ebu Hanife’ye şöyle dedi:
– Bu çocuk öksüzdür, hiçbir varlığı yoktur. Sadece ip örerek kazandığım parayla bir şeyler alıp ona yedirebiliyorum. Ama sen onun bana olan terbiyesini bozdun.
— Anlamıyor musun ey kadın? Bu çocuk ilim öğreniyor. İleride öyle bir zaman gelecek ki, firuze tabaklarda fıstık yağıyla yapılmış paluze (bir çeşit tatlı) yiyecek!
Nihayet kadılığım sırasında, Harun Reşit’in yanında olduğum bir gün, bana firuze tabakta paluze tatlısı getirildi. Halife Harun Reşit dedi ki:
– Bu tatlıdan ye. Çünkü bu her zaman bizde yapılmaz.
— Bu nedir ey müminlerin emiri?
— Bu, paluzedir.
— Ben gülümsedim. O bana sordu:
– Niçin gülümsüyorsun?
— Bir şey yok. Allah size uzun ömürler versin.
— Hayır, mutlaka bana sebebini söylemelisin.
Ben de Ebu Hanife’nin bir zamanlar anneme söylediği sözleri halifeye anlattım. Harun Reşit bana dedi ki:
– “İlim, kişiyi dünya ve ahirette yüceltir. Allah Ebu Hanife’ye rahmet eylesin. O, baş gözüyle görülmeyeni akıl gözüyle görürdü.”
İKİ ER, BİR HATUN KİŞİ MÜRİTİM VAR ALLAH (C.C.) HARAMDAN KAÇANI KORUR