Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the gotmls domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114

Notice: Function _load_textdomain_just_in_time was called incorrectly. Translation loading for the wp-pagenavi domain was triggered too early. This is usually an indicator for some code in the plugin or theme running too early. Translations should be loaded at the init action or later. Please see Debugging in WordPress for more information. (This message was added in version 6.7.0.) in /var/www/vhosts/niyazikaptan.com.tr/public_html/wp-includes/functions.php on line 6114
BU DA GEÇER | Niyazi KAPTAN

Kişisel Web Sitesi

BU DA GEÇER

Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra, bir köye varır. Karşılaştığı köylülere, kendisine yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, dervişe kendilerinin fakir ve evlerinin de küçük olduğunu söyleyip, onu Şakir diye birinin çiftliğine gönderirler. Derviş yola koyulur. Yolda rastladığı köylülerin anlattıklarından, Şakir’in, bölgenin en zengin kişilerinden olduğunu anlar. Bölgedeki ikinci zengin ise, Haddad adında bir başka çiftlik sahibidir.
Derviş, Şakir’in çiftliğinde çok iyi karşılanır. Yer içer, dinlenir. Şakir de ailesi de hem misafirperver hem gönlü geniş kişilerdir… Yola çıkma zamanı gelir. Derviş, Şakir’e teşekkür ederken, “Böyle zengin bir insan olduğun için hep şükret” der.
Şakir şöyle cevap verir:
“Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz, bazen görünen gerçeğin kendisi değildir. Bu da geçer…”
Derviş yol boyunca bu söz üzerine, uzun uzun düşünür.
Aradan birkaç yıl geçmiş, dervişin yolu yine aynı bölgeye düşmüştür. Şakir’i hatırlar, uğramaya karar verir. Rastladığı köylülere, Şakir’i sorar.
“Haaa, o Şakir mi?” Der köylüler. “O iyice fakirledi şimdi Haddad’ın yanında çalışıyor.”
Derviş, hemen Haddad’ın çiftliğine gider, Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski, püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir selde, sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için çaresiz, selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan, Haddad’ın yanında çalışmaya başlamıştır. Şakir ve ailesi üç yıldır, Haddad’ın hizmetkârıdır.
Şakir, bu kez dervişi son derece mütevazı olan, evinde misafir eder. Kıt kanaat yemeğini, onunla paylaşır… Vedalaşırlarken Derviş, Şakir’e olup bitenlere çok üzüldüğünü söyler ve Şakir’den şu cevabı alır:
“Üzülme… Unutma, bu da geçer…”

Yedi yıl sonra dervişin yolu, yine aynı bölgeye düşer ve büyük bir şaşkınlık içerisinde, olanı biteni öğrenir. Haddad birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de bütün varını, yoğunu en sadık hizmetkârı ve eski dostu, Şakir’e bırakmıştır. Şakir, Haddad’ın konağında oturmaktadır. Geniş arazileri ve binlerce sığırıyla, yine yörenin en zengini olmuştur. Derviş, eski dostunu iyi gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır: “Bu da geçer…”

Birkaç yıl geçmiş, Derviş yine Şakir’e uğramak istemiştir. Ona bir tepeyi gösterirler. Tepede Şakir’in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: “Bu da geçer.”
Derviş, “Ölümün nesi geçecek” diye düşünür ve gider.
Ertesi yıl, Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner ama ortada mezar filan yoktur. Büyük bir sel gelmiş, bütün tepeyi süpürüp savurmuş, Şakir’den geriye, hiçbir iz kalmamıştır.

O yıllarda ülkenin sultanı, kendisi için çok farklı bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük olmalıdır ki, sultan mutsuz olduğunda umudunu tazelemeli, mutlu olduğunda ise kendisini tembelliğe kaptırmasına izin vermemelidir.
Hiç kimse sultanı tatmin edecek, böyle bir yüzüğü yapamaz. Bir gün sultanın adamları, bu bilge Dervişi bulur, yardımını isterler. Sultan, yüzük işine takmıştır. Derviş, sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa bir süre sonra yüzük, sultana sunulur. Sultan önce bir şey anlamaz çünkü son derece sade bir yüzüktür. Derken, üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır. Yüzüğün üzerinde, “Bu da geçer” yazmaktadır.

Bir Cevap Yazın