30 YILLIK EKMEK
Şeyh Ebu Said Ebu’l Hayr, daha henüz küçükken babası onu almış Cuma namazına götürürken, yolda zamanın manevi reisi Şeyh Ebu’l Kasım Hazretlerine rastladılar. Şeyh, çocuğun babasına:
– Bu çocuk kimindir? Diye sordu. O da:
– Bizdendir ya Şeyh! Dedi.
Şeyh onların yüzüne bakarak, gözleri yaşardı. Sonra da babasına:
– Ya Ebu’l Hayr, bizim dünyadan gitme zamanımız gelmiş fakat makamı boş görerek üzülmüştüm. Şimdi senin çocuktan, öyle anlıyorum ki, Müslümanlar istifade edecek derecede, manevî kabiliyet var. Cuma namazından sonra bu çocuğu, bizim eve getir, dedi.
Namazdan sonra çocuk ve babası, Şeyhin evine gittiler. Dergâhına girdiler… Dergâhta, kışlık yiyeceklerin konduğu yüksekçe bir yer vardı. Şeyh, oraya bir ekmek koymuştu. Çocuğun babasına:
– Oğlunu omzuna al da, o yukarıdaki ekmeği indirsin, buyurdu.
Babası, oğlunu omzuna alıp kaldırdı. Çocuk elini uzatıp, 30 yıllık ekmeği aldı ve yere inip, Şeyhe verdi. Ekmek sıcacıktı.
Şeyh Ebu’l Kasım Hazretleri, ekmeği aldığı zaman gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Ağlayarak ekmeği ikiye böldü, bir parçasını çocuğa verdi. Bir parçasını da kendi yedi. Babasına hiç vermedi.
Çocuğun babası:
– Ya Şeyh! Bu arpa ekmeğinden, bir parça da bize nasip olmayacak mı? Dediğinde, Şeyh:
– Ya Ebu’l Hayr! Otuz senedir, bu ekmek orada durmakta idi. Bana, bu ekmek kimin elinde, fırından yeni çıktığı gibi sıcak olursa, ondan âlemin istifa edeceği vaat edildi. Bu vaadin tamamı, senin oğlunda olsa gerektir. O zatın senin oğlun olması, şeref olarak sana yetmez mi? buyurdu.
SENMİ BENİ SEVDİN, BEN Mİ SENİ SEVDİM BU DA GEÇER