Şubat, 2013
KİMSENİN GÖRMEDİĞİ YERDE…
Cüneyd-i Bağdadî hazretlerinin bir talebesi vardı. Bütün iyilik ve faziletler onda mevcuttu. Sonradan gelmesine rağmen Cüneyd-i Bağdadî hazretleri onu pek ziyade seviyor, diğer talebeler bu hâli çekemiyorlardı. Talebelerinin bu hâli Cüneyd-i Bağdadî’ye malûm oldu. Talebelerinin eline birer kuş verdi ve “Her biriniz bu kuşları kimsenin görmediği bir yerde boğazlayıp getirsin.” buyurdu. Hepsi de kendilerine verilen […]
DÜŞÜNEN SAHİP OLDUĞU NİMETİN FARKINA VARIR
İsa aleyhisselam bir ağacın altında dua eden birini gördü. Dikkatlice baktığında adamın ayakları yürümeyen bir kötürüm olduğunu anladı. İki gözü de görmüyordu. Vücudunda ise baras hastalığı olduğu anlaşılıyordu. Ama adam bütün bunlara rağmen ellerini kaldırmış mutluluktan uçacakmış gibi dua ediyordu: – Ey nice zenginlere vermediği nimeti bana ikram eden Rabbim! Sana ağaçların yaprakları sayısınca şükürler […]
DUA AYNI DUA, AMA OKUYAN AĞIZ…
Fakirin biri, bir ağaç dibinde gölgelenmekte olan Hz. Ali (r.a.)’ye gelir, ihtiyaçlarını arz eder: — Çoluk çocuk sıkıntı içindeyim, ne olur bana biraz yardımda bulunun, der. Hz. Ali (r.a.) hemen yerden bir avuç kum alır, üzerine okumaya başlar. Sonra da avucunu açar ki, kum tanecikleri altın külçeleri hâline gelmiş… — Al, der fakire. İhtiyacını karşıla! […]
DOĞRULUK
Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri’ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri’nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla: Hasan Basri’yi (r.a.) gördün mü? Diye sordular. O gayet sakin: Evet, Dedi. Nerede? — İşte şu kulübemde… Adamlar kulübeye daldı fakat bir türlü […]
GÜNAHKÂR AĞIZDAN ÇIKAN DUA
Bir kafilede bulunan insanlar, Ebü’l-Hasan Harkânî hazretlerinin huzuruna gelip; -Yollar korkuludur. Bize bir dua öğretiniz, diye istirham edince; buyurdu ki: – O zaman, Ebü’l-Hasan’ı hatırınıza getiriniz! Bu söz, gelenlerin hoşlarına gitmedi. Yolda eşkıya, önlerine çıktı. Hepsinin mal ve metalarını aldı. Yalnız, Ebü’l-Hasan-ı Harkânî hazretlerini hatırlayan bir kimsenin malına zarar gelmedi. Bu hâle arkadaşları şaşıp, sebebini […]
DERVİŞ OLDUĞUN İÇİN
Sultan Mahmut Gaznevî, bütün Asya’ya hâkim olduğu zamanda, Harkân şehrine yakın gelmişti. Adamlarından bir kaçını, Harkân’a Şeyh Ebü’l-Hasan-ı Harkânî hazretlerinin huzuruna göndermiş ve Şeyh hazretlerini yanına çağırmıştı. Şeyh hazretleri buna karşılık, bir özür beyan ederek gitmek istemediler. Durum, Mahmut Gaznevî’ye bildirilince, – Haydi kalkınız! Zira o, bizim sandığımız kimselerden değildir. Biz ona gidelim, dedi. Sonra […]
DELİNEN KIRBALAR
Ebûl Vefa hazretlerinin küçük ama çok sevimli bir oğlu vardır. Çocuk iyidir hoştur da bir ara sakalara takar. Mahalle sucusunun yolunu bekler, çuvaldız ile kırbaları deler. Kim bilir, belki de fıskiye gibi akan sular hoşuna gider. Aslında saka şaka götüren biri değildir. Bunu yapan bir başka çocuk olsa, çoktan ensesine yemiştir şamarı. Zira delinen kırba […]
RUMLARLA KOMŞULUĞU SEÇEN VELİ
Ebûl Vefa Hazretlerinin ayrıldığı gün zindancı bir hoş olur. Bu küflü dehlize böylesi bir bilge gelmemiştir ve bundan böyle zor gelir. Hapiste geçirdiği günler Ebûl Vefa Hazretleri’ne çok tesir eder. İstanbul’da Rumların çok olduğu bir semte (Vefa’ya) dergâhını kurar ve bu insanlara kapılarını açar. Bıkıp usanmadan hakkı tebliğ eder. Gülene de anlatır, sövene de. Kimi […]
ZİNDANI AYDINLATAN NUR
Mübarek kendisini hapse tıkan zalimlere kızmaz. ‘Bunda da bir hayır olmalı’ der, büker boynunu. Hatta acıma duygusu ağır basar. ‘Ah!’ der, ‘Ah bir hakikatleri görebilseler!’. İnsan haydut da olsa insandır. Nitekim zindancı bu büyük velinin yüzündeki şefkati yakalar veya o şefkate yakalanır. Cezayı göze alır, zincirlerini çözer, onu aydınlık bir koğuşa taşır. Uzun kış geceleri […]
EBUL VEFA HAZRETLERİ
İstanbul’un alındığı, Bizans’ın yıkıldığı yıllardır. Ama Akdeniz huzursuzdur hâlâ. Rodoslu çapulcular, Akdeniz’in çıbanıdırlar. Evet, bu adada güzel üzüm yetişir ve nefis zeytin olur. Ama ada sakinleri bağla bahçeyle uğraşmaz. Ticaretten ve sanattan da uzaktırlar. İyi bildikleri tek iş vardır: ‘Yol kesmek!’ O yıllarda Rodoslu haydutlar ticaret gemilerini yağmalar, sahil köylerini basarlar. Zahmetsiz kazandıklarını saza, şaraba […]